Merhaba sevgili Grey Dergi okurları;

Her buluşmamızda yeni bir konuyu kalem almak ve sizlerle paylaşmak benim için inanılmaz bir manevi güzellik.

"Hayat paylaştıkça güzeldir" sözünü birçok kişi gibi ben de çok severim. Bu cümleden birçok olumlama çıkarırım. Olumlama yapmak, olumlu düşünceler içerisinde yaşamı sürdürebilmek bir yetenektir. Olumsuz olmak için dünyada birçok sebep olduğunu düşünürsek; pozitif çıkarımlar ruhunuza da kalbinize de iyi gelecektir. Dünya'ya gözümüzü açtığımız ilk andan itibaren üstlendiğimiz rollerimiz var, her birimizin yaşamında. Sahip olduğumuz rollerimiz ile sahiplendiğimiz rollerimiz arasında kim zaman mutlulukla, kim zaman zorluklarla yaşıyoruz. Rollerimiz arasında gidip gelirken modern toplumun bize dayattığı rolleri de unutmayalım.

"Kadın olmak" rolünü ele almak istiyorum; sizler yeni sayıyı elinize aldığınızda Mart ayı olacak ve Mart ayının en önemli günlerinden birisi de "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü"dür.

Dünya Kadınlar Günü, her yıl 8 Mart'ta dünyanın büyük bir kesimi tarafından kutlanan uluslararası bir özel gündür. Bu özel gün, dünyanın birçok ülkesinde kadınların eşitlik, adalet ve kadın hakları için mücadelesini hatırlatmak ve farkındalık yaratmak için kutlanır.

ABD'nin New York kentinde, bir tekstil fabrikasında yaklaşık 40 bin kadın işçi, daha iyi koşullarda çalışmak için greve başladılar. Polisin işçilere saldırması ardından da kadın işçilerin fabrikaya kilitlenmesi 8 Mart'ı anma gününe dönüştüren olayların zeminini hazırladı.

1857’den beri dünyanın birçok ülkesinde kutlanan bu gün 1977 yılındaki Birleşmiş Milletler genel toplantısında Kadın Hakları ve Uluslararası Barış günü olarak kararlaştırılmış ve kadınların haklarının verilmesinin dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.

8 Mart, 19'uncu yüzyılın sonlarından bu yana kadınların talep ve özlemlerini dile getirmedeki kararlılıklarını sergiledikleri ve bu güne dek hiç de küçümsenmeyecek haklar elde ettikleri bir gün oldu. Kadınların daha eşit ve daha yaşanılır dünya için başlattığı mücadele, toplumların her kesiminde yankısını buldu ve destek gördü.

Günümüzde uluslararası insan hakları belgelerinde her insanın eşit ve özgür doğduğu, herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine hiçbir ayrım gözetilmeksizin fırsat eşitliği çerçevesinde sahip olduğu ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın kabul edilemezliği ilkeleri yer aldı.

Bu günün ortaya çıkma sebebi üzücü bir durumla yaşanmış sonuçlanmış; yine ve yine kadın haklarının mücadelesini anlatan tarihi bir olaydır.

Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur.

Bir toplumda kadın hakları demek; o toplumun uygarlık düzeyini belirten en önemli kriterdir. Kadın hakları özgürlüğü ve eşitliği temsil eder. Temel hakların korunması esastır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Yeryüzünde gördüğünüz her şey kadının eseridir."

Kadın olmak; değerli ve kutsal, özel ve güzel, mutlu ve umutlu, mantıklı ve ayrıcalıklı bir duygudur. Kadının gücü her zaman yeni bir dünya yaratır. Dünyayı güzelleştiren tüm kadınların eşit şartlarda yaşaması dileğiyle, sevgilerimle.

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *