PANDEMİ, DÖVİZ ARTIŞI, FAİZLERİN YÜKSELMESİ GİBİ OLUMSUZ ETKİLERE RAĞMEN OTOMOBİL VE HAFİF TİCARİ ARAÇ PAZARINDA FIRTINA DİNMİYOR. TÜKETİCİLER İSTEDİĞİ MODELİ DEĞİL, BULDUĞUNU ALIYOR. BU RÜZGÂRIN NEDENLERİ VE PAZARIN ULAŞACAĞI NOKTAYI İRDELEYELİM...
OCAK-EYLÜL 2020 RAKAMLARINA GÖRE BİR ÖNCEKİ YILIN AYNI DÖNEMİNE KIYASLA OTOMOBİL VE HAFİF TİCARİ ARAÇ SATIŞLARI YÜZDE 75,5 ORANINDA ARTARAK 493.621 ADEDE ULAŞTI. SADECE EYLÜL SATIŞLARINDA ARTIŞ DAHA DA ETKİLEYİCİ: YÜZDE 115,8!
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarı tarihinin en ilginç yıllarından birini yaşıyor. 2019’un ilk yarısında hızlı bir daralma yaşanırken kredi faizlerinin yerli üretim araçlar için 0,49-0,69 bandına çekilmesi ve ithal marka ve modeller için de benzer oranlarda finansman sağlanmasıyla son 3 ayda tam anlamıyla satış patlaması yaşanmıştı. 2020 yılının ilk aylarına da sarkan talep, otomotivcilerin olumlu tahminler yapmasını sağlamıştı. 2019 yılını 479.060 adetlik satışla kapatırken 2020 tahminleri 650-700 bin adetleri gösteriyordu.
Mart ayının ortalarında Covid-19 belasıyla resmi olarak tanışan Türkiye, hafta sonunda sokağa çıkma yasakları, bazı işyerlerinin kapatılması gibi önlemlerle salgını kontrol altına almaya çalışırken ister istemez ticaret de yavaşlamaya başladı. Avrupa’da otomobil fabrikalarının üretimi yavaşlatması ve durdurması ilk anda pek ilgimizi çekmedi. Sonuçta sosyal hayat bu kadar yavaşlarken kim otomobil alırdı? Ama öyle olmadı. Düşük tutulan kredi faiz oranları ve kişisel mobiliteye verilen önem artınca, ikinci eldeki hareketlilik sıfır km otomobillere de yansıdı.
Pandemi dünyanın önemli bir kısmını sarsarken Türkiye’deki otomobil firmaları araç bulma telaşına düştü. Sonuçta yüksek talep vardı ama üretim bunu karşılamıyordu. Mayıs ayında Türkiye tarihinde ilk kez en çok satan marka olan Peugeot’nun başarısının altında Avrupa’daki bayilerden otomobil toplayıp getirmesi yatıyordu. Gerçekten zor bir operasyonu başarıyla tamamlayan Peugeot’nun yanı sıra Opel de aynı yoldan gitmişti.
Arz talebi karşılayamazsa mutlaka fırsatçılar çıkar. Nitekim otomobil pazarında da aynı durum geçerli. Galeriler bir anda çok aranan modellerle doldu. Tabii ki tavsiye edilen perakende satış fiyatlarının üzerinde bedeller isteniyordu. Birkaç ay beklemek istemeyenler fahiş denilebilecek fiyatlara bu otomobilleri satın aldı, satın almaya devam ediyor.
Avrupa pazarında önemli daralmalar yaşanırken Türkiye’de pazardaki hızlı yükseliş kredi faizleri yükseldiği halde devam ediyor. Peki, dövizde hızlı bir artışın yaşandığı, vergi matrahı güncellemesi yapılırken yüzde 60 ÖTV’nin yüzde 80’e çıkarılmasıyla fiyatlarda yaşanan zıplama, pazarı yavaşlatmayacak mı? Görünen o ki, tüketiciler ne alsak kar mantığıyla alıma devam ediyor. Bazı markalarda 2021 Mart hatta Nisan ayına sıra yazılıyor. İthalatı yavaşlatmaya yönelik olarak değerlendirdiğim ÖTV artışı da pek işe yaramamış görünüyor.
2020 yılı otomobil ve hafif ticari araç pazarının 750 bin adet civarında bir rakamla kapanması bekleniyor. Geleneksel olarak en çok araç son üç ayda satılır, hatta Aralık hep zirvede yer alır. Buradan yola çıkarsak 750 bin adedin hayal olmadığını söyleyebiliriz. Önemli olan bu talebin 2021’de devam edip etmeyeceği. Bekleyip göreceğiz...
Instagram: @halitbolkan
0 Yorum