Merhaba Sevgili Arkadaşlar;
Ülkemizde gün geçmiyor ki yeni gelişmeler yaşanmasın. Bu yazıyı kaleme aldığım 20.03.2021 tarihi sabahının ilk ışıklarıyla birlikte 2020 yılı Kasım ayında Merkez Bankası Başkanlığı görevine atanan Naci Ağbal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından görevden alındığını ve Ağbal'ın yerine Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’nun atandığını öğrenmiş olduk.
Naci Ağbal, 8 Kasım 2020'de Murat Uysal'ın yerine göreve getirilmişti. Ağbal göreve gelmesinin ardından geçtiğimiz yıl kasım ve aralık aylarında 675 baz puan faiz arttırımı gerçekleştirmişti. Yeni yılda ocak ve şubat aylarında faiz artırımına gitmeyen Ağbal yönetimindeki Merkez Bankası, 18 Mart Perşembe günü 200 baz puanlık bir faiz arttırımı kararı daha aldı. Ağbal’ın görev süresi 133 gün sürdü. Toplam faiz artış tutarı 133 günde 8.75 puan oldu.
Merkez Bankası, beklenmedik şekilde önden yüklemeli 2 puanlık faiz artışına gitmiş olması sonrasında dolar 7.21 TL’ye kadar gevşedi. En son düzenlenen Para Politikası Kurulu toplantısında faiz yüzde 19’a çıkarıldı. Bu faiz düzeyi G20 ülkeleri içinde yüksek faizde Türkiye’yi ikinci sıraya çıkarmıştı. Kimi çevrelerce son faiz artışı eleştirilirken kendi dönemi içinde 8.75 puan faiz artışı yapan Ağbal dikkatleri üzerine çekmişti ki Cumhurbaşkanı tarafından görevinden alınmış oldu. Böylece son 5 senede değişen 4. Merkez Bankası Başkanı da yeni görevine başlamış oldu.
Peki, bundan sonra ne olacak? Bu faiz artışlarındaki amaç ne olabilirdi?
Faizlerin artmasıyla birlikte döviz kurunda da ciddi bir düşüş yaşandığından dolayı yabancının bu kurdan dövizini bozdurup TL’ye dönmesi ve parasını TL faize yatırması çok mantıkla bağdaşacak bir durum değil. Siz yabancı yatırımcı olsanız daha 1 hafta önce dolar 7.70 iken 1 hafta sonra 7.20’den işlem gören dolarınızı TL’ye çevirip yıllık %19 faizle bankaya yatırır mısınız? 1 hafta öncesine göre dolarınız Türkiye’de %5 değer kaybetmişken ben olsam yatırmam. Mantıklı hiçbir yatırımcı yatırmaz. Geriye tek bir ihtimal kalıyor: Yurt içi yerleşiklerine ellerindeki doları düşük kurdan bozdurtarak rezerv artırmak ve dolarizasyonun önüne geçerek yurt içi yerleşiklerin bankalarda bulunan dolarlarının çözülmesini sağlamak ama bunu daha öncede denediklerinde hiçbir işe yaramadığını, yurt içi yerleşiklerin kendi para birimine güvenmediğini ve faizler artıkça banka faizine yönelmek yerine düşük dolar kurundan yararlanarak yatırımlarını dolara ya da altına yönlendirdiklerine şahit olduk. Buna bir de bizim gibi %90'nı Müslüman olan bir ülkede yaşayan faiz hassasiyeti olan insanları da eklediğimizde faiz bizim Türk yatırımcısının en son tercih edeceği seçenek olarak karşımıza çıkmakta. Aynı duygusal hataları ısrarla tekrarlamak aynı sonuçları doğurur. Einstein’in “Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” sözü aslında durumu çok net özetlemektedir.
Merkez Bankası başkanı değişikliğinin borsamıza olumsuz etkilerinin olacağını düşünüyorum. Piyasalar istikrarı çok önemsiyor ve istikrar olan her yerde yabancıların kalıcı yatırımlar yaptığını görüyoruz. Ülkede güven ortamı oluşturulmadığı sürece yabancı yatırımcı çekmek zorlaşıyor. Son 4 ayda ülkeye giren 4.5 milyar dolardan fazla para güvercin tedirginliği ve ceylan ürkekliği ile ülkemizdeki misafirliğini sürdürüyor ve en ufak bir istikrarsızlık gördüğü anda ansızın uçup gitmek için bekliyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın verilerine göre ocak sonu itibarıyla kısa vadeli dış borç stoku, 2020 yıl sonuna göre sınırlı bir artışla 140,3 milyar dolara çıktı. 2021 Ocak sonu itibarıyla 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku ise 190,3 milyar dolarla rekor seviyeye yükseldi.
Peki bu borç nasıl kapanacak?
Yurt içi yerleşiklerin elindeki döviz miktarının çözülmesi sağlanarak bu rezervin sağlanmasına çalışılıyor gibi gözüküyor. Ne kadar başarılı olup olmayacağımızı zaman gösterecek ama ben bu yöntemle sağlıklı bir sonuç sağlanacağını düşünmüyorum. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan verilere göre geçtiğimiz haftalarda 230 milyar 424 milyon dolar olan yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 12 Mart ile sona eren haftada 230 milyar 330,6 milyon dolara geldi. Faiz artısıyla birlikte bundan 4 ay önce 236 milyar dolar seviyesini gören yurt içi yerleşiklerin dolar miktarında toplamda sadece 6 milyar dolarlık bir gevşeme oldu ve 230 milyar dolara kadar geri çekilme oldu. %8.75’lik faiz artışında yurt içi yerleşiklerin elindeki döviz miktarının sadece %2.5’i çözüldü.
Ekonomistlerin yapılan faiz artışı kararının kısa vadede yabancı yatırımların gelmesi anlamında etki yapabileceğinden ve enflasyonun gidişatını da düşürürsek önümüzdeki dönemde iyi bir reel faiz verilmesinin öncelikle yabancı sermayenin çıkışını durdurucu bir etkisi olacağından bahsetmekte fakat öz sermayesinden ziyade banka kredisiyle dönen esnafın, kobinin, ticari işletmelerin bu yükü nasıl kaldıracağına ve işletmelerini nasıl ayakta tutabileceğine hiç değinmemekteler. Ülkemizdeki asıl sorun yabancıyı tutmak mı yoksa faiz yükünden kurtarıp bu ülkenin müteşebbisine can suyu olmak mı? Bu faiz oranlarının faiz lobisi denen kısım hariç kimseye hiçbir faydasının olmadığını gördüğümüzde iş işten çoktan geçmiş olacak gibi duruyor. Faizler artmasına rağmen kredi kullanım oranları her geçen gün artarak devam ediyor. Bu da vatandaşın her geçen gün daha yüksek faizle borç kapaması anlamına geliyor. Faizler 6 aydır artış gösterirken bu kadar insan neden kredi kullanıyor ve kredi kullanan sayısı faizler yükselirken bu şekilde artıyor? Buna da bir cevabımız var tabii ki!
İnsanlar ve işletmeler zor durumda olduğu için tek çareyi kredi çekmekte buluyor. Borcu olan ama yeterli geliri olmayan bireyler ve işletmeler borcu borçla takla attırmaya çalışıyor. Yani Çaresizlik! Yoksa ülkedeki 34 milyon insanın bireysel kredi ve kredi kartı borcu bu kadar faiz oranları artarken neden olsun ki!
Yerli yatırımcılar elindeki dolarını ve 70.000 puan giden endekste elde ettiği hisse senedi kârlarını satıyor, risksiz enstrüman olan faize yöneliyor. Faiz hassasiyeti yoksa vatandaş bu şekilde aksiyon almakta haklı. Ne yapsın bu adam bu faiz ortamında başka?..
Borsada kurda kuşa yem olmaktansa en doğrusunun bu olduğunu düşünüyor ama bir yerde hata yapıyor: Enflasyon!
O aldığı faiz ancak parasının enflasyon karşısındaki değerini koruyor çünkü ürünlerin fiyatları da yerinden saymıyor. Alım gücü aldığı faiz geliri kadar azalıyor.
Her an her şeyin çok hızlı değişebildiği bir aksiyon içerisinde zayiat vermeden yatırımlarımıza yön vermeye hasbelkader çalışıyoruz.
Herkese sevgilerimle.
Instagram: @borsamusaviri
Twitter: @kadirturokozdmr
Web: www.borsamusaviri.com
Yılların emeği,bilgi birikimi,ve asil farkı ortaya koyan kalite.emeklerine sağlık kadir bey ilmek ilmek dokumuşsunuz konuyu Cok keyif alarak okudim.Bloomberg vs programlarda analiz yaptığını düşünenlerin de okumasını temenni ediyorum 👏👏👏
Emeğinize sağlık hocam Allah sizden razı olsun
Hocam çok güzel yorumlamışsınız. Herkesin anlayacağı şekilde ve akıcı bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.