Merhaba sevgili okurlarımız;
Sermaye piyasaları açısından zor günlerden geçtiğimiz bir dönemin içerisindeyiz. Ne yazık ki yine borsamızda Eylül ayında fırtınalar koptu ve borsamızda vadeli tarafta 160 puan, spot tarafta 130 puana yakın bir düşüşü bu yazıyı kaleme aldığım sırada gördük. Tabi bunun bir çok sebebi var. Bu yazımda bunların üzerinden durmak istiyorum.
Özellikle bankacılık hisselerinden gelen sert satışların etkisiyle endeks 1600’lü seviyelerden 1470’li seviyelere kadar çekildi ve 130 puana yakın bir düşüş gerçekleşti. Bir çok bankacılık hissesi dolar bazlı tarihi diplerini görmüş oldu ve Eylül ayından bu yana %9’a yakın ciddi bir düşüş yaşamış olduk. Yabancı yatırımcı bulduğu her fiyattan satıp gidiyor. Bundan 2 sene öncesine kadar %65’lerde olan tabancı takas oranı şu anda %40’ların da altını gördü. Peki bunun sebebi nedir? BDDK tarafından tedbir amaçlı alınan kararların bunda büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
Türkiye Bankalar Birliği 29 Ocak 2021 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun bankalarca kâr dağıtılmasına ilişkin değerlendirmelerini içeren bir kamuoyu duyurusu yayımlamıştı. BDDK 2018 mali yılı için çekirdek sermaye yeterliliği %12’nin altında olan bankalara kâr payı dağıtmama tavsiyesinde bulunurken, 2019 mali yılı için bankalardan nakit çıkışı gerektirecek bir kâr payı dağıtımının yapılmamasını talep etmişti. BDDK 2020 mali yılı için ise bir yandan 2020 yılında elde edilen kârlar ile 2020 yılı öncesinde elde edilmekle birlikte dağıtım konusu yapılmayarak öz kaynaklar altında tutulan kâr ve yedeklerin de nakit çıkışına neden olacak şekilde kâr dağıtımına konu edilmemesinin faydalı olacağı değerlendirmesini yaparken, bir yandan da hissedarların olası kâr dağıtım taleplerinin 2020 yılı dönem net kârının %10’una kadar karşılanmasına yeşil ışık yakmıştı. Duyuruya göre bankalar ihtiyatlılık ilkesi ve başta sermaye yeterlilik oranı olmak üzere bankaların özel durumları çerçevesinde kâr dağıtımı yapabileceklerdi. 2020 yılında kâr payı dağıtımına ilişkin olarak Türk Ticaret Kanunu’na geçici madde eklenerek kâr payı dağıtım sınırlaması getirilmesi ve sınırlamanın uygulama süresinin gibi koronavirüs salgını kapsamında genel önlemler alınmıştı. BDDK’nın yaklaşımı ise kâr payı dağıtımına ilişkin sektörel bir rejim öngörüyor. Duyuru, BDDK’nın 2018 ve 2019 yıllarında elde edilen kârın dağıtımına ilişkin yaklaşımından farklı olarak 2020 mali yılı kâr payı dağıtımına ilişkin esnek bir yaklaşım benimsemiş olduğunu gösteriyor. Yaptığı yatırımdan temettü dahi alamayan yabancı yatırımcılardan bu engellemelerin olmadığı başka ülkelere geçmeyi haklı olarak tercih ettiler ve şuanda borsamızdaki hisselerin bir çoğu bu aşırı fiyatlamadan dolayı çöp değerine düştü. Çöp değeri diyorum çünkü öz sermayesinin 1/3’ü fiyatına fiyatlanan bu hisselere başka tabir bulamıyorum. Peki çözüm? Çözüm, kesinlikle BDDK’nın bu bankalarla ilgili köklü değişiklikler yapması ve temettüyü zorunlu hale getirip yatırımcısının ve piyasanın yüzünü güldürmesi. 2011 yılında 4.70 $ olan bir Akbank hissesi şu anda 0.57 dolar. Evet yanlış duymadınız 0.57 dolar olmasını kâr rekorları kırarken, öz sermayaleri deli gibi büyürken ne ile izah edebilirsiniz ki! Sadece Akbank mı? Grafiklerde gördüğünüz üzere, İş Bankası, TSKB, Vakıfbank, Halk Bank, Şeker Bank gibi bankaların tamamı Defter değerinin yarısına, üçte birine işlem görüyor. Bu durumun önüne geçecek olan alacağı yapısal kararlarla BDDK’nın olması gerektiğini düşünüyorum. Bu işin bir tarafı.
Diğer tarafta merakla beklenen Merkez Bankası faiz kararı açıklandı. TCMB PPK Toplantısı yapıldı ve ardından alınan faiz kararını açıkladı. Hatırlanacağı gibi, Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) faiz kararı açıklamasının ardından gözler PPK toplantısı ve faiz kararı açıklamasına çevrilmişti. Bu doğrultuda, TCMB faizleri 100 baz puan düşürdü. Türkiye’nin en ünlü 20 ekonomistinden 18‘i sabit bırakacağını söylemiş sadece 2’si düşürüleceğini ifade etmişti. Bizim ekonomistler de böylece yine çuvalladı. TCMB, özetle “Fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda, enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.” açıklamasını yaptı. Peki sonuç ne oldu, sonuçta elini taşın altına sokup bu ülkenin değerli şirketlerine yatırım yapan bireysel yatırımcı çok güzel bir gol daha yemiş oldu. Borsa karardan sonra %5’den fazla 2 iş gününde değer kaybetti, dolar tarihi zirvesini gördü 8.90’a dayandı, 9’lu seviyelere yeşil ışık yaktı. Dolarınızı satın demekle ne yazık ki olmuyor dostlar bu iş. Dolarını satan bireysel yatırımcı peki ne yapsın? Borsadan hisse senedi mi alsın? Aldı ve gördü! Son 3 ayda 300.000 kişi borsadan çıktı. Sebep ne peki bir gece alınan kararlarla Merkez Bankası başkanının görevden alınmasıyla 3 günde dolar bazlı %30’dan fazla eriyen borsa, hacimsizlik, yabancı çıkışları, piyasalara olan güven sorunu, yapılan halka arzlarla paranın piyasadan çekilmesi, kripto para borsasına olan ilgi, şirketlerin hırsız patronlarının aldıkları bedelli sermaye artırımı kararlarıyla yatırımcının cebindeki son parayı da hiç etmek istemesi. 5 sene üst üste zarar sürekli bedelli sermaye artırım kararı alan şirketlere SPK’nın bedelli sermaye artırımı yapmasına izin vermesi, piyasaların cezbediciliğini artırıcı hiç bir önlem alınmaması, piyasalara olumlu haber akışı sağlayacak hiçbir bilginin akmaması borsayı yalnızlaştırdı ve ıssızlaştırdı ne yazık ki!
Umarım bir an önce piyasalarımız için yapısal önlemler alınır ve özlenen o eski günlerimize döneriz.
Herkese işlemlerinde başarılar.
Instagram: @borsamusaviri
0 Yorum