Daha önce otaku kelimesini duymuş muydunuz? Ben yeni tanıştım kendisiyle, hemen sizinle paylaşmak istedim. Dünyaca ünlü kahve markası Starbucks’ın ortaya çıkışının bir otaku sayesinde olduğunu söylesem…
Japonların bir kelime ile çok şey anlatma yaratıcılıklarının ürünü olan Otaku, hobiden biraz fazla saplantıdan biraz hafif bir şeyi tanımlamak için kullanılan bir sözcüktür. Örneğin bir teknoloji markasının tüm ürünlerine ve özelliklerine hakim olup onu arkadaşlarınız ile paylaşma isteği bir otaku‘dur. İnternetten gördüğünüz bir restoranın aldığı güzel yorumları görüp denemek için şehir değiştirmek de bir otaku örneğidir. Starbucks’a geri gelecek olursak CEO’su olan Howard Schultz beyefendinin kahveye olan düşkünlüğü, kahve üzerine olan otakusu bir kahve zinciri yaratmıştır. Eminim aramızda kahve içmeye bayılanlar vardır ama bu kahve zinciri oluşturacak dereceye çıkmamış yani otaku olmaya yetmemiş olabilir.
Ne işe yarar bu otaku diye araştırmaya devam ettiğimde karşıma çıkan örnekler hayli şaşırtıcı oldu. Dünya devi markaların ürünleri ve faaliyet alanlarının yöneticilerinin birer otakusunun ürünü olduğu öğrendim. Yurtdışında başarılı bir kozmetik firması Hard Candy’nin kurucusunun oje sürmeyi çok sevdiğini, başarısının sebebinin ise genç kadınların ne istediğini çok iyi biliyor olmasından geldiğini belirtiyor. Tüm marka oluşum süreçlerinin bir tutkunun sonucu olduğunu düşünmek güç değil ama bu tutkunun adını keşfediyoruz birlikte.
Tüm bu büyük örneklerden kendi hayatlarımıza inersek, işimizde ya da içinde bulunduğumuz bir sürece tutunamadığımızda söz konusu etmenlerden biri de otakusuzluk diyebilir miyiz? O sürecin çıktılarına inancımızın olmaması ya da bizi hoşnut etmemesi bırakmamız ve bizi cezbeden, yani farkında olmadığımız otakularımıza yönlenmemize sebep oluyor mudur?
Peki bu saplantılı olduğumuz tutkularımızın peşinden gitmek ya da bizim için kazançlı hale çevirmek bu kadar kolay bir şey mi? Ya da bir şeyi çok sevmek ondan para kazanmamız için yeterli bir kriter midir?
Sevdiğin işi yapamıyorsan, yaptığın iş sev tam bu noktada devreye girebilir. Sahip olduğumuz ama fark etmediğimiz otakularımız için her gün yaptığımız işi sevmeye yönelmemiz gerekiyor. Aklıma gelen en basit örnek; müzik yapmak ya da söylemek otakusuna sahip birinin ünlü bir şarkıya yapacağı cover ile bunu tüm sosyal mecralarda paylaşması otakusunu gerçekleştirmek için bir fırsat olabilir. Dünyaca ünlü bazı şarkıcıların da bunu yaparak başarıyı elde ettiklerini de görebiliriz.
Kendi hayatlarımızda hobi olarak adlandırdığımız ve üzerine düşmediğimiz aktiviteler onları fark etmemizle bizim için cevhere dönüşebilirler. Çoğumuz bir hobiyi gerçekleştirirken hoş vakit geçirmek, desarj olmak için tercih ederken neden hem kazanç sağlayıp hem de güzel vakit geçirmeyelim ki diye kendime sormaya başlıyorum. Çevrenize biraz daha dikkatli baktığımızda bu durumu hayatına katmaya çalışan ya da katmış ve ilham olmaya başlamış birçok örnek ile karşılaşacaksınız.
Şu an gerçekten sizin için bir otaku hayatınızı devam ettirmenize yarıyor olabilir ya da yaptığınız işi kendiniz için otaku haline getirmiş olabilirsiniz. Yaptıklarınızı bir gözden geçirip farkındalık penceresinden bakmaya ne dersiniz. Bir otakuya sahip olmanın, günün getirdiği zorluklara dayanmak için de bir destekçi olabileceğini, tutunulacak en sağlam dal olduğunu unutmadan…
Bakmışsınız otakularımızı keşfederiz…
Blog: https://beyzadilli.com/
Harika bir yazı olmuş, keyifli, etkileyici
Sevgili Beyza, farklı bir bakış açısı ve farkındalık yaratan bir yazı olmuş emeğine kalemine sağlık👏🏻👏🏻👏🏻Başarılar diliyorum...
Güzel paylaşımın için teşekkür ederim.. o halde keşfetmeye koyulalım ;)