Merhaba Sevgili Grey okuyucuları, yılın ikinci ayına hızlıca geldik. Bu soğuk kış günlerinde yapılacak en güzel aktivitelerden biri de şüphesiz kitap okumaktır. Hani hep hayalini kurarız ya… Sessiz bir ortamda bembeyaz görüntüye karşı sayfalar çevirmeyi, heeh işte şimdi tam zamanı. O zaman Pavese’nin içinizi ısıtacak “Güzel Yaz” adlı romanı sizlere eşlik etsin.
Çağdaş İtalyan edebiyatının en önemli yazarlarından olan Cesare Pavese, kısa süren yaşamında kendinden bir hayli söz ettirmeyi başarmıştır. Çok sayıda roman, deneme, öykü ve şiirlere imza atan yazar, çetrefilli bir yaşamı olmasaydı belki de günümüzde ona dair okuyacağımız daha çok roman olurdu. Özel hayatında yaşadığı sıkıntıların buhrana dönüşmesiyle bir otel odasında intihar ederek yaşamına son vermiştir.
Güzel yaz romanı aslında bir üçleme adı altında tek bir kitap olarak adlandırılıyordu. Tepelerdeki Şeytan ve Yalnız Kadınlar Arasında kitaplarını üçleme olarak tanımlamayı bir kenara koyarak, hepsinin kendi halinde bir kitap olarak ele alınmasını istemiştir. Ayrıca bu üçleme Strega Ödülü’ne layık görülmüştür.
Romanın içeriğinden bahsedecek olursak; Birbirlerinden oldukça farklı olmalarına rağmen yolları aynı noktada kesişen iki kadın Ginia ve Amelia’nın yaşamını konu alır. Ginia, Amelia’dan yaşça çok küçüktür ama kurdukları dostlukları onları öylesine bağlı bir hale getirir ki, birlikte geçirdikleri her andan keyif almaya başlarlar. Bu yaş farkı onlar için hiç sorun olmaz. Amelia’nın mesleği ressamlara modellik yapmaktır. Ginia ise arkadaşının mesleğine gün geçtikçe hayranlık duymaya başlar. Bu hayranlığı, olayların sürüklenmesindeki ilk adım sayabiliriz. Ginia’nın tanıdığı ressamlar arttıkça hayatının yönü de değişmiştir. Bu değişim onu zorlu bir yola sokmaya başlamıştır. Daha çok küçük olmasına rağmen hep kalabalıkların içindeydi. Bütün bunların yanı sıra aşkla tanışmıştı ve neredeyse dostu Amelia’yı bile gerisinde bırakmaya başlamıştı. Bu süreç onu içinden çıkılmaz bir hale getirdi ve daha genç bir kız olmasına rağmen hızlıca büyüme isteği doğmuştu içine. Bunun için uğraşırken kendi benliğini kaybetmeye başlamıştı. Düşlediği güzel yaz belki de hiç gelmeyecekti…
Toplumun etkisi, kültürel yaşam hepsi bu yolculuğun birer parçasıydı. Kurulan arkadaşlık ilişkileri, aşkın sebep olduğu fikir ayrılıkları… Hepsini iki karakter üzerinde detaylıca görüyoruz. Okuyucu düşündüren ve etkileyen noktalardan biri de Ginia’nın gençlik heyecanıyla hayatına yön vermesi ve nasıl değişebileceğiydi. Belki de romanın sonunu getiren Ginia’nın sonsuz heyecanı ve arayışı diyebiliriz. Pavese, romanında ağırlıkla işlenen duygusal geçişleri harmanlayıp okuyucuya sunmuş.
Peki sizce güzel bir yazı düşleyerek getirebilir miyiz? Ya da Ginia kadar heyecanlı mıyız hayatta? Bence sonu gelmez bir yolculuktayız ve güzele ne kadar inanırsak yaşadığımız her yaz, güzel yazdır.
Instagram: @kbranurtpcu
0 Yorum