Moda dünyasının yapay güzellik algısına karşın doğallığın zarafetine inanan, kariyer hayatı süresince her daim gerçekliği savunan Peter Lindbergh; fotoğraf makinesinin merceğinden çağdaş modaya kazandırdığı bakış açısıyla gerçekliğe ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor!

2019’un Eylül ayında 74 yaşında hayata veda eden moda fotoğrafçısı Peter Lindbergh, moda dünyasına miras olarak bıraktığı vizyonuyla gerisinden gelenlere ışık oluyor. Güzelliği, kalıplaşmış yargılardan sıyırarak çektiği portrelerde doğallığı merkezine alan Lindbergh fotoğraflara rötuş yapmayı reddediyordu. 2016 yılında TIME dergisine verdiği bir demeçte; "Dünya mükemmellik ve gençlik arayabilir, ancak güzellik duygularla ilgilidir." sözleriyle gerçekliğe olan tutkusunu dile getirmişti.


White Shirts: Estelle Léfebure, Karen Alexander, Rachel Williams, Linda Evangelista,Tatjana Patitz & Christy Turlington, Malibu, 1988 © Peter Lindbergh (Courtesy of Peter Lindbergh, Paris / Gagosian Gallery)

1989 yılında, Vogue editörü Liz Tilberis’in Peter Lindbergh’den 90’ların yeni kadınını fotoğraflamasını istemesi ile başlayan macera hem kendi hem de objektifinin karşısında yer alan ve henüz pek tanınmayan genç modellerin kaderini değiştirdi.

1990 British Vogue kapağında Naomi Campbell, Tatjana Patitz, Cindy Crawford, Christy Turlington ve Linda Evangelista’nın bulunduğu siyah beyaz kare genç modeller için şöhret kapısını sonuna kadar açarken moda dünyasında ise alışılmadık bir dönemi başlattı. Sinematik karelerinin ardına hikâye ekleyen ilk fotoğrafçılardan biriydi aynı zamanda Lindberg. Yönetmenlik kariyeri, moda fotoğrafçılığındaki başarısını adeta besliyordu.

Hümanist kişiliği; ırk, yaş, cinsiyet konularındaki hassasiyeti onu diğerlerinden ayıran en büyük etkenlerden biriydi. Moda dünyasını filtrelenmiş güzellik algısından kurtarmak için meslektaşlarına her daim çağrıda bulunuyordu; “Fotoğrafçılar toplumda bir kadın imajı yaratmaktan veya yansıtmaktan sorumluysa, o zaman şunu söylemeliyim ki, gelecek için tek bir yol var, o da kadını güçlü ve bağımsız olarak tanımlamak. Bu, bugün kadınları ve nihayetinde herkesi gençliğin ve mükemmelliğin teröründen kurtarmak için fotoğrafçıların sorumluluğu olmalıdır.”


Jeanne Moreau, Paris, 2003.Vanity Fair © Peter Lindbergh (Courtesy of Peter Lindbergh, Paris / Gagosian Gallery)

Moda dünyası yaklaşık son 20 yılını, bizlere yapay ve gerçeküstü güzelliğin normal olduğunu empoze ederek geçirdi. Bugün, asıl güzelliğin aynaya bakınca hissettiklerimiz olduğunu bilerek bizi bizden uzaklaştıran kalıplara medyan okuyoruz.

Farklılıklarımız, fazlalıklarımız, eksiklerimiz, eksik olarak gördükleriniz, yaşımız, boyumuz, saç rengimiz, çillerimiz, sivilcelerimiz, doğum lekelerimiz... Hepsiyle çok güzeliz çünkü gerçek biziz! Rötuşun, filtrelerin, tek tipleşen estetik zevklerin ötesindeyiz.


Amber Valletta, Harper's BAZAAR Aralık 1993 


Kate Moss Harper's BAZAAR Mart 2010

Peter Lindbergh’in meslek hayatı süresince karşı durduğu bu güçlü sistem, bugünlerde yerini doğallığa, sadeliğe ve duygulara bırakıyor. Yıllarını adadığı moda sektörüne kazandırdığı bakış açısı, onun sadece moda fotoğrafçısı değil gerçek bir sanatçı olduğunu bizlere kanıtlıyor. Ardından bıraktığı birbirinden değerli eserleri ve her daim öncü olacak fikirleri ile Peter Lindbergh’i sevgiyle anıyoruz!

Instagram: @edabagt 

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *