Sevgili Grey Okuyucuları;
Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve zaman içerisinde küresel bir salgın hastalık haline gelen koronavirüs (Covid-19), Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak nitelendirilmiştir. Ülkemizde ilk koronavirüs vakasının duyurulmasını takiben bugüne kadar olan zaman diliminde Covid-19 etkilerinin artarak devam ettiği görülmektedir. Koronavirüs halk sağlığını tehdit etmekle birlikte, koronavirüsün ekonomik sonuçları kapsamımda ticari sözleşmelerin ifası da taraflar arasında güçleşir hale gelebilecektir. Bu yazımız koronavirüsün sözleşmeler kapsamında mücbir sebep olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğine ilişkin genel nitelikte bilgileri içermekte olup her somut olayın kendi olay örgüsü içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Türk hukuk sı̇stemı̇nde mücbı̇r sebep şartları ve mücbı̇r sebeplerı̇ nelerdı̇r ve Covid-19 salgını mücbı̇r sebep olarak değerlendirilebilir mı̇?

Mücbir sebebin varlığının her bir somut olay bakımından ayrı ayrı değerlendirildiği, bir olayın mücbir sebep olarak değerlendirilebilmesi için öngörülen şartlar, doktrin ve Yargıtay kararları çerçevesinde aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Mücbir sebebin tarafların kontrol alanlarının dışında gerçekleşmiş olması,
  • Hukuki ilişkinin kurulduğu tarihte mücbir sebebin öngörülemeyecek olması veya olay öngörülse dahi olayın somut etkisinin bu denli büyük olacağının öngörülememesi,
  • Tüm önlemler alınmasına rağmen mücbir sebebin sözleşme edimini ifayı imkânsız hale getirmesinin önlenememesi,
  • İlgili olayın sözleşmede mücbir sebep olarak öngörülmüş olması şeklinde öngörülmüştür.

Mücbir sebebin ortaya çıkması halinde TBK136 ve devamı maddeleri uyarınca ifa imkansızlığına ilişkin hükümler uygulama alanı bulmaktadır. Belirtilen madde uyarınca borçlunun ifaya ilişkin sorumluluğu sona erecek olup sözleşmenin ihlali sebebiyle borçluya herhangi bir yükümlülük yüklenmeyecektir.

Gelinen aşamada Covid-19 salgınının Türkiye’de mücbir sebep oluşturabileceği yönünde henüz resmi bir beyan ve açıklama yapılmamış olup Yargıtay’ın geçmiş dönem kararlarında yer alan domuz gribi ve kuş gribi gibi salgın hastalıklara ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması gerektiği kanaati doğmaktadır. Bu nedenle özellikle salgının hızla yayıldığı ülkeler olan Çin, Güney Kore, İran, İtalya gibi ülkeler ile ticari ilişkileri olan firmalar ve işletmelerin mücbir sebep olgusundan yararlanması gerektiği kanaati oluşmuştur. Ancak Yargıtay mücbir sebep olgusunu somut olaylara taşırken her olayın kendi içerisinde ve özelinde değerlendirilmesi gerektiği, ticaretle uğraşan şahıs yahut firmaların basiretli tacirin üzerine yüklemiş oldukları yükümlülükleri yerine getirip getirmediğine bakılması, mücbir sebebin somut olayda ne şekilde tanımlandığının belirtilmesi kıstaslarının belirlenmesi gerektiği konusunda görüş bildirmektedir.

TBK136 VE DEVAMI MADDELERİ UYARINCA BORÇLUNUN İFAYA İLİŞKİN SORUMLULUĞU SONA ERECEK OLUP SÖZLEŞMENİN İHLALİ SEBEBİYLE BORÇLUYA HERHANGİ BİR YÜKÜMLÜLÜK YÜKLENMEYECEKTİR.

Tüm dünyada halihazırda Covid-19 salgın hastalığının etkilerinin görülmesi ve hastalıkla mücadele kapsamında çeşitli idari tedbirlerin alınmış olması sebebiyle bundan sonra yapılacak sözleşmeler bakımından Covid- 19’un öngörülemezliği gerekçesiyle bu hastalığa mücbir sebep olarak dayanılması ihtimali zayıflamaktadır. Özellikle tacirler açısından, olası ikinci dalganın etkilerinin öngörülebilir olduğu ve yapılacak sözleşmelerde Covid-19’un ekonomik ve sosyal etkilerinin dikkatli bir şekilde analiz edilmesi gerektiği söylenebilecektir. Böyle bir durumda salgının sonuçlarını öngörebilecek olan borçlunun, yükümlü olduğu edimin ifası sonradan hastalık sebebiyle imkansızlaşırsa TBK’nin 112. maddesi uyarınca kusurlu ifa imkansızlığından sorumlu tutulabileceği söylenebilir. Tarafların sözleşmelerinde uyarlama kaydına yer vermesi halinde, sonradan uyarlamaya ilişkin herhangi bir uyuşmazlık çıkarsa mahkeme de uyarlama hakkındaki kararını sözleşme hükümlerine göre tesis edecektir. Bu nedenle belirsizliğin devam ettiği şu günlerde tarafların en azından, hastalığın sözleşmedeki edimlere etkisinin ne kadar süreceğini öngörerek hangi edimler üzerinde anlaştıklarını belirtmeleri, bu sürenin aşılması halinde yeniden müzakere şartlarının neler olacağını düzenlemelerini tavsiye etmekteyiz.

İletişim: 
av.edabayrakli@gmail.com
avsevgisik@gmail.com

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *