Türkiye’nin en prestijli ödüllerinden Afife Jale Tiyatro Ödülleri, bu yıl Yapı Kredi sponsorluğunda 26. kez düzenlendi. Son yıllarda Kocaeli tiyatrolarının başarıları, 2 yıldır Afife Jale Ödülleri ile taçlandırıldı. Bu yıl "Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi" adlı oyun, Yılın En Başarılı Oyunu, En Başarılı Sahne Tasarımı ve En Başarılı Giysi Tasarımıyla beraber üç ödülle Afife'ye damgasını vurdu. Gelin, bu başarı öyküsünü Kocaeli Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni sevgili Aydın Sigalı ve oyunun başrollerinden sevgili Funda İlhan'dan dinleyelim.
26 yıldır düzenlenen Afife Tiyatro Ödülleri’ne iki kere katıldınız. İkisinde de “Yılın En Başarılı Oyunu” ödülünü aldınız. Bu yıl “En Başarılı Sahne Tasarımı” ve En Başarılı Giysi Tasarımı” ile beraber 3 ödülle Kocaeli’ne döndünüz. Bu başarıyı ve Kocaeli Şehir Tiyatroları'nın bu yükselişini sizden dinleyebilirmiyiz?
Öncelikle bu röportaj fırsatını verdiğiniz için Kocaeli Şehir Tiyatrosu ailesi adına ben teşekkür ederim. Afife Ödülleri'yle ortak bir yanımız var, biz de bu yıl 26. sezonumuzu bitirdik. Çeyrek asrı aşan tarihi boyunca kurucu sanat yönetmenimiz Işıl Kasapoğlu'nun kuruluş felsefesindeki iddia ve önderliğe sahip çıkmaya çalışan bir tiyatroyuz. "İddia" diyorum çünkü tiyatromuzun ilk oyunu 6,5 saat süren Hamlet. Dünyadaki az sayıdaki örneğinden sonra Türkiye'de ilk kez biz tam metin olarak sahneledik. "Önderlik" diyorum, çünkü Kocaeli Şehir Tiyatroları, Anadolu'nun ilk ödenekli Şehir Tiyatrosu.
Bu yenilikçi yapısına yıllar içinde deneyimini de ekleyen Kocaeli Şehir Tiyatrosu son üç sezonda, Mehmet Birkiye'nin yönettiği Vişne Bahçesi ve İlham Yazar'ın yönettiği Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi? ile toplam 14 dalda aday gösterilip 6 dalda ödülün sahibi oldu. Önderlik hedefini bir kez daha bu alanda ispatlayan tiyatromuz, 24. Afife Ödülleri'nde "En İyi Oyun" ödülünü ilk kez İstanbul dışına çıkararak yine Türkiye'ye örnek oldu. Bizler için adeta rüya gibi bir şeydi ama temelinde disiplinli çalışma, vizyon sahibi yöneticilerimizin desteği, kuruluş ilkelerindeki iddiaya sahip çıkma ve ekip ruhunun kurumumuza sağladığı güven var. Bir sanat yönetmeni olarak öncelikle tiyatro sanatının gerekliliklerini yerine getirmek adına, doğru yönetmen, doğru metin denklemi hep ön planda tutmak bağlayıcı kıldı.
Size ödüller getiren oyunu konuşalım. “Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi” oyunu ne anlatıyor?
Nick Whitby'nin kaleme aldığı ve Yücel Erten'in çevirisini yaptığı "Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi" oyunumuz, 1939 Varşova'sında Alman işgalinde, işgalcilerin bir tiyatro binasını karargâh haline dönüştürmesiyle başlıyor. O sırada Hamlet oyununu sahneleyen tiyatro ekibi, "yaşamak mı yoksa ölmek mi" kavramıyla başlayan mücadelelerinde yaşamak kavramına sıkı sıkıya sarılarak işgale direniyorlar. Tabii ki en iyi yaptıkları yolla, yani oynayarak. İşgalcileri öldürüp ya da kaçırıp onların yerine geçerek, heyecanlı, aksiyon dolu, zaman zaman komik ama aslında trajik bir kaçış öyküsü "Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi" İlham Yazar yönetmenimiz ve tasarımcılarımızın yaratıcıları bir film tadında. Bu yüzden yönetmenimiz İlham Yazar'ı ve tasarımcılarımızı başarının baş mimarları olarak görüyorum. Ve tabii ki takım ruhuna sıkı sıkıya sarılan tüm ekibimi.
Kocaeli Şehir Tiyatroları'nın Afife Jale Ödülü'nü ikinci kez alarak çıtayı hepten yukarı çıkardınız. Bundan sonra bizi neler bekliyor?
Zirvede kalmak gerçekten zordur ve bunun için sürekli çabalamak gerekmektedir. Zirveden inmeye niyetimiz yok. Şu anda, hayallerimizin bile ötesinde bir başarı ile karşı karşıyayız. Bu başarı sadece bir ödülle sınırlı kalamaz; biletlerimizin bir dakika içerisinde tükenmesi, seyircinin yoğun ilgisi ve tiyatro camiasının Kocaeli'ye olan bakışları bu başarının kalitesini göstermektedir.
Bu başarının üzerine çıkmak, bulunduğunuz alanın farkında olmak ve sorumluluğunuzu daha da artırmak zorundasınız. Başarıyı elde etmek için risk almak gereklidir. Bizim bir müzikal açığımız var ve müzikal oyunlara ağırlık vererek, canlı orkestra eşliğinde performansın en üst seviyeye çıkarıldığı projeler üretmeye çalışıyoruz. Bu bağlamda, Kocaeli'nin en önemli alanlarından biri olan Ormanya'da bir müzikal sahnelemek istiyoruz. "Ormanya Müzikali" adıyla bir projeyi hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bunun için doğru yönetmen ve tasarımcılarla, yani doğru bir ekiple buluşmak zorundayız.
Yurtdışından yönetmenler ve tasarımcılarla çalışma hayalim var. Bu aynı zamanda bir kukla oyunu olacak. Ben her zaman söylediğim gibi, kent turizmine katkı sağlayan bir tiyatro hayalini kuruyorum. Kocaeli'nin önemli kıymetlerini sanatla buluşturup tanınırlığını artırmak ve paylaşımı artırmak istiyoruz. Böyle büyük bir hayalimiz var. Bu, Türkiye'de çok sık denenen bir şey değil ama bu riskleri alıp denemek önemli.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin desteği her zaman arkamızda. Başkan Tahir ve çalışma arkadaşlarının haklarını ödeyemeyiz. Onların sürekli desteğini hissetmek, bizim motivasyonumuzu ve çalışma azmimizi artırıyor. Bu bağlamda, belediyenin desteğini doğru kullanarak, kentimize, ülkemize ve sanata değer katacak işlerimizi doğru planladığımızda başarılı olacağımıza eminim. En büyük tasarrufun doğru planlama olduğuna inanıyorum.
Kurumumla ilgili en büyük hayalim, bu eserin geniş kitlelere ulaşması. Bolluğu, bereketi, seyircisi ve seveni çok olan, yıllarca süren bir oyun olmasını diliyorum. Nasıl Şehir Tiyatroları’nın “Lüküs Hayat”ı varsa, “Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi” de Kocaeli Şehir Tiyatroları’nın yıllarca devam eden en önemli eseri olsun.
Funda İlhan kimdir? Grey okurları için kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Oyunculuk Bölümü'nden mezunum. Kendini oyunculuğa adamış, aşk ve sevgi ile tiyatro ve oyunculuk üzerine çalışmalarını sürdüren, keşfetmeye devam eden, sanatla ilgili, içinde öğrenme azmini, merakını ve saygısını barındıran, koruyan, kollayan sevgi dolu bir insanım.
Tiyatro sevdası ne zaman başladı? En başından beri hayaliniz miydi?
Çocukken balerin olmak istiyordum. Bir okul temsilinde “Ah Şu Gençler” eserini çalıştıktan sonra tiyatro ile tanıştım ve tiyatro yapmak istediğimi keşfettim. O aşk o zaman düştü. Profesyonel hayatımda da gençlerle ve çocuklarla çalışmak, tiyatroyu araç olarak kullanarak çocuklara ve gençlere sanatı ışık tutup kendilerini tanımak, kitap okumak ve hayatla ilişki kurmak ile ilgili kurslar verdim. İdealist bir karakterim var. Kocaeli Şehir Tiyatrosu’nu kurmadan önce, memleketimi daha iyi tanımak ve tecrübelerimi aktarmak için şehir şehir gezerek tek kişilik oyunlar düzenledim.
Kocaeli Şehir Tiyatrosu ile yollarınız ne zaman kesişti?
1997 yılında Aydın Sigalı ve Işıl Kasapoğlu’nun önderliğinde muhteşem bir manifesto ile çok önemli bir sınavdan geçerek bir grup oyuncu olarak o sınavı kazandık ve kuruluş çalışmalarına başladık.
27 sene… Bu kadar uzun süredir sizi Şehir Tiyatrolarına bağlayan etkenler nelerdir?
Daha önce belirttiğim gibi, idealist biriyim. Memleketimde herkesin yararlanabileceği, değerlendirebileceği, fırsat eşitliğinin olduğu kurumlar kurmaya inanıyorum. Daha önce de İzmir’de özel kurumlar kurmuştum. Burası benim tüm gençliğimin emeğinin meyvesi olduğu için çok büyük bir bağlılık hissediyorum. Orası benim merkezim. 26 yaşındaydım buraya tüm emeklerimi verdiğimde. Oraya her baktığımda ektiğim tohumun koca bir çınar ağacı olduğunu görmek bana çok mucizevi geliyor. Hayatımda kalmasını istediğim çok önemli bir yer. Ayrıca, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin desteğini her zaman yanımızda hissetmek, bu bağlılığın bir diğer önemli unsurudur. Belediye başkanımızın ve çalışma arkadaşlarının sürekli desteği, motivasyonumuzu ve çalışma azmimizi artırıyor.
Gelecekle ilgili hayalleriniz nelerdir?
Kurumumla ilgili en büyük hayalim, bu eserin geniş kitlelere ulaşması. Bolluğu, bereketi, seyircisi ve seveni çok olan, yıllarca süren bir oyun olmasını diliyorum. Nasıl Şehir Tiyatroları’nın “Lüküs Hayat”ı varsa, “Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi” de Kocaeli Şehir Tiyatroları’nın yıllarca devam eden en önemli eseri olsun.
Bu sene oynadığınız “Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi” adlı oyunla Afife Jale ödülü aldınız. Bir kez daha bizi gururlandırdınız. Nedir bu başarının sırrı?
Oyun, referansları olan bir oyun. Zaten filmi de var. Yıllar önce ustamız Yücel Erten’in rejisi ve çevirisi ile Ankara’da oynanan bu oyuna Aydın hayran olmuş. Aydın’ın kalbinin derinlerinde kalan bu oyun, genel sanat yönetmeni olmasıyla hayata geçirilmiş oldu. En önemlisi inanmak. Ben buna aşk ve tutku diyorum. Uzun zamandır kendi tiyatromda bu kadar önemli bir rolde oynamak bende büyük bir heyecan yarattı. Kurduğum tiyatroya olan tutkumun ve aşkımın tekrar alevlenmesine sebep oldu. İnancın, aşkın ve oynamak isteğinin işinize doğrudan yansıdığına inanıyorum. Aşk sirayet eder etrafa. Bu eserin temelinde böyle bir şey var. Ustamızın uyarladığı çeviriyi, Aydın’ın projesini, benim içimdeki tutkuyu, arkadaşlarımızın bir araya gelmekten duyduğu sevinci, rejisörümüzün büyük inancını ve yaratıcılığını içeren üç aylık bir prova dönemi geçirdik. Bunun başarıda çok büyük etkisi olduğuna inanıyorum. Oyunu izleyenlerden “Tiyatro oyununun ne demek olduğunu tekrar hatırlattınız” geri dönüşünü almış olmak bizim için çok kıymetli. Tüm birikmiş bilgilerimizin, bir asaletle tiyatroyu tekrar hatırlattığı bu eser, Afife Jale ödülü ile taçlandırılmış oldu.
0 Yorum