Bazı yaşamlar ilham olur! Bazı insanlar hayatlarına meydan okur! Bazı koşturmalar başarının anahtarı olur! İşte bu üç bazıyı, hayatına mal etmiş biriyle Hüseyin Sayın ile bu ay bir röportajımız oldu. Neden o derseniz; gençlerin özel ve iş hayatında kariyerine ilham olacağından adım gibi emin olduğum için ve kariyerinin belli bir yerine gelmişlere de ilham olsun istediğim için. Nasıl başardığını anlatması için Sevgili Hüseyin Sayın ile çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Haydi bu şahane hikâyeye birlikte devam edelim...
Merhaba Hüseyin. Öncelikle bize kendinden bahseder misin?
Merhaba Gonca, sizinle birlikte olmak benim için de çok keyifli. Bu keyifli röportaj için ben de şimdiden teşekkür ederim. Tabii ki, kısaca kendimden bahsedeyim. 1988 yılında Uşak’ta doğdum. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirdikten sonra Bahçeşehir Üniversitesinde Stratejik Pazarlama ve Marka Yönetimi üzerine yüksek lisansımı tamamladım. 2008 yılından bu yana pazarlama üzerine blog yazıyorum.
Profesyonel kariyerime Türkiye’nin en büyük akü üreticilerinden biri olan İnci GS Yuasa’nın pazarlama biriminde başladım ve 6 yıla yakın görev sürecimde farklı pozisyon ve kademelerde görev aldım. İnci GS Yuasa markalarının “Global Marka Stratejilerinin” oluşturulması ve yürütülmesi çalışmalarında bulundum. Aynı dönemde hem İnci Holding’in hem de bazı grup şirketlerinin dijital pazarlama çalışmalarının temellendirilmesinde ve yürütülmesinde de çeşitli görevlerde bulundum ve ekip liderlikleri yaptım. Bu süreçte çeşitli dernek ve şirketlere dijital pazarlama ve markalaşma danışmanlıkları verdim.
2018 yılında Nissan ailesine katıldım. Şu an Nissan’ın Türkiye ve Kuzey Afrika ülkelerinin Müşteri Deneyimi Yöneticisi olarak görev alıyorum. Bugüne kadar görev aldığım şirketlerde yönettiğim çalışmalar 8 Uluslararası, 2 Ulusal ve 3 Kurum Ödülü'ne ödüle layık görüldü. İş hayatına paralel olarak İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak da görev almaktayım. Pazarlama, markalaşma, kişisel markalaşma gibi farklı dallarda profesyonel eğitimler ve danışmanlıklar da vermekteyim. Profesyonel tek yıldız CMAS su altı dalışçısı, bilardo sporcusuyum aynı zamanda AKUT üyesiyim.
Pazarlamada beni en fazla heyecanlandıran detaylardan bir tanesi ise işin merkezinde insanın olması.
Üniversite yıllarında kendi işini yaratma üzerine keyifli bir hikayen var. Kısaca bizimle o yolculuğu paylaşır mısın?
Üniversite yıllarında okulun aktif öğrencilerinden bir tanesiydim. Üçüncü sınıfa geldiğimde bazı markaların hayata geçirdiği Marka Elçileri programlarına başvurular yaptım. En çok istediğim markadan ret cevabı aldığımdaysa markayı aradım ve sebebini kendimi geliştirmek amaçlı öğrenmeye çalıştım. Reddedilme nedeninin İstanbul’da olmamam olduğunu öğrendim. Bunun üzerine bu tarz bir programı kendim yazmaya başladım. Kapsam ve içerik sürecini oluşturdum. Program hazır olduğunda ise kampüse gelen üst düzey yöneticilerden randevu almak üzerine çabaladım ve o dönem İnci Akü yöneticileriyle görüşme fırsatını yakalayabildim. Marka yöneticilerine yaptığım sunum sonrasında sektörde ilk ve tek olan “Marka Elçiliği” yapısını İnci Akü’de hayata geçirdik. Kariyer yolculuğum ise bunun akabinde gelişti ve İnci Holding’in MT programına kabul edildim. Kısacası hikâyem aslında bir reddedilme üzerine kurulu. (gülüyor)
İlk kariyer yolculuğunuzu nasıl tanımlarsınız?
İlk iş ortamı bence oldukça önemli çünkü iş hayatına dair ilk olarak orada doğruyu, yanlışı görüyorsunuz. Saygıyı, etik kuralları, iş ahlakını orada deneyimliyorsunuz. Bunlar iş hayatının DNA’sı ve siz ilk defa orada tecrübe ediyorsunuz. Bu açıdan ilk iş deneyiminin değerli olduğunu düşünüyorum.
İş hayatına ilk başladığım sırada şirketimde bana önemli bir sorumluluk verilmişti. Dürüst olmak gerekirse iş yapma konusunda katı olduğum bazı durumlar var: Meydan okumak, disiplinli çalışmak, sıradan olmayanı yapmak, farklı olanı hayata geçirmek, yenilik getirmek gibi kendi zihnimde koyduğum kurallar bütünü söz konusu. Her konuya bu bakış açısıyla yaklaşmaya özen gösteriyorum.
Peki neden pazarlama?
Pazarlama, şirketler için çok stratejik bir öneme sahip. Ülkemizde henüz bu önem yeni yeni anlaşılmaya başlansa da pazarlama aslında bir şirketin kârlılığını, varlığını ve geleceğini etkilemekte. Rekabetin; salt ürün, kalite veya fiyatın dışına kaymaya başladığı bugün ve gelecekte pazarlamaya çok daha fazla ihtiyaç olacak. Pazarlamada beni en fazla heyecanlandıran detaylardan bir tanesi ise işin merkezinde insanın yer alması. Zihne dokunan yönü, dinamik yapısı, hayatın içerisinde olması, kendini sürekli yenileyen evreni ve stratejik olarak sahip olduğu konumlandırma da benim bu alanda yer almamı sağlayan diğer nedenlerden.
Sürekli üreten bir kişisiniz. Bu devamlılığı nasıl sağlıyorsunuz?
Benim günlük olarak belirli rutinlerim var ve bunları bir alışkanlık haline dönüştürdüm diyebilirim. Günümün mutlaka bir veya iki saatini yeni şeyler okumaya veya incelemeye ayırıyorum. Günde en az yarım saat veya bir saat kitap okumaya çalışıyorum. Bunların yanında gün içerisinde biraz dağınık periyotlarda olsa da gündemi yakından takip etmeye çabalıyorum. Bakış açımı geliştirmek üzerine ise daha önce keşfetmediğim hesaplar, kişiler, sayfalar veya blog’larda inceliyorum. Tüm bu süreçlerin arasında günlük olarak mutlaka bir toparlama saatim de oluyor. Hayatın içerisinde olabilmek de kendinizi beslemenin bir yöntemi. Bundan dolayı mümkün oldukça hayatın içerisinde olmaya gayret ediyorum. O gün neler edindim şeklinde bir genel gözlem yapıyorum ve gözlemlerimi bir şekilde yazıya dökmeye çalışıyorum. Düzenli üretebilmenin en temelin kendinizi yeterli düzeyde beslemek olduğunu da düşünmekteyim.
İş hayatında başarılı olmanın yöntemleriyle ilgili neler söylemek istersiniz?
Her şeyden önce ilk başta söylemek istediğim konu başarıyı ne olarak tanımladığınızda gizli bir durum. Ben iş hayatıyla ilgili çalışma ve başarma azmi yüksek olan birisiyim ama herkes böyle olmak durumunda değil. Bir başka kişinin başarı tanımlaması mutlu bir aile kurmak veya sakin bir hayat yaşamak olabilir. Bundan dolayı öncelikle başarıyı ne olarak tanımladığınız en önemli nokta. İş hayatında pozisyon almamış bir kişiyi başarısız olarak görmenin doğru olmadığını düşünüyorum.
Benim tarafımdan konuya bakarsak ilk noktam ben ilerleme konusunda sadece kendimi referans alıyorum. Yani bundan bir ay öncesi ile kendimi kıyasladığımda ne kadar ileri gidebildim, üzerine ne koyabildim şeklinde bir bakışa sahibim. Kendimi herhangi bir şekilde başka bir kişiyle kıyas noktasına gitmiyorum. Alanımla ilgili odaklı bir bakış açısına sahibim ve derinlemesine uzmanlaşabilmek adına büyük çaba sarf ediyorum. İş hayatım boyunca daha üst pozisyonlarda teklifler gelmesine karşın alanımdan ayrılmayı tercih etmedim. Bunun önemli bir detay olduğunu düşünmekteyim. Yaptığım işlerde her zaman artı bir olarak üzerine koymaya çalışmaktayım. İşlerimde; samimiyeti, gerçekliği ve etik ilkeleri hiçbir zaman rafa kaldırmıyorum. Bu üçlü bir nevi benim pusulam gibi diyebiliriz. Şirketin hayatımdaki etkisi ve rolünü %50 bandından tutmaya çalışıyorum ve kalan kısımda farklı çalışmalar gerçekleştiriyorum. Bu bana bir anlamda kartvizitsiz olmayı da öğretti. Yani bugün çalıştığım şirketten ayrıldığımda hayatımda çok az bir değişiklik olarak yoluma devam edebilir durumdayım.
Kendimi keşfetmek üzerine önemli bir mesai harcıyorum. Bu içsel motivasyonumu genellikle yüksek tutabilmemi sağlıyor ki bunun anlamı bu yolculukta çok kıymetli. İçsel motivasyonunuzu dış etkenlere bağladığınızda işiniz oldukça zorlaşır. Bundan dolayı bu konuda kendi içimde her zaman bir malzeme buluyorum. Doğru insan ilişkileri inşa etmeye çalışıyorum ki bence bu sadece iş hayatında değil hayatın genelindeki önemli detaylardan bir tanesidir. Bireysel gelişim üzerinde çevrenin önemli bir etkisi olduğu kanısındayım. Kendi alanımla ilgili olarak teorinin yanında teknik ve pratik bilgiye sahip olmanın önemli olduğunu düşünenlerdenim. Başarı tanımlamasının hangi alanda olursa olsun çok çalışmaktan geçtiğini savunanlardanım. Bence gerçek başarı için kendinize odaklanmanız ve sizin için başarının ne olduğunu bulmanız gerektiğini düşünüyorum.
Şu an profesyonel kariyerinizin yanında üniversitede dersler veriyor, danışmanlıklar yapıyor ve eğitimler düzenliyorsunuz. Bu tempoda zamanı nasıl yönetmektesiniz?
Her şeyden önce ben bu tempodan memnunum ve mutluyum. Eğer bunlar olmasaydı kendi açımdan kaldırabileceğim kolay bir tempo olmazdı ve ciddi anlamda psikolojik yansımaları olurdu düşüncesindeyim. Bundan dolayı keyif almak ve mutlu olmak piramidin en temeli. Herkesin olduğu gibi benim de bir günüm 24 saat. Burada bir ayrıcalığım yok. Gün içerisindeki planlamalarımı mümkün olduğunca doğru yapmaya çalışıyorum ve özellikle biyolojik saatlerimi iyi biliyorum.
Aynı zamanda profesyonel olarak farklı dallarda sporlar yapıyorsunuz, farklı ülkeleri gezmeye çalışıyorsunuz. Bunlar iş temposu arasında yorucu etkenler değil mi?
Tam aksine, bunlar benim daha motive ve enerji dolu olmamı sağlayan şeyler. Her gün mutlaka biraz da olsa spor yapmaya çalışıyorum ama profesyonel olarak yelken ve dalış yapıyorum, bilardo oynuyorum. Vakit ve imkân buldukça dünyanın farklı ülkelerini de gezmeye çalışıyorum. Aslında burada niyetim tatil yaklaşımından çok yeni insanlar, yeni kültürler, yeni mimariler, yeni yemekler veya yeni yaşamlar keşfetmek üzerine kurulu. Dünyayı gezmeye başlayınca aslında ne kadar dar bir alanda olduğunuzu görmeye başlıyorsunuz. Bu durum hem mental hem de psikolojik olarak hayata karşı bakış açınızı ciddi anlamda da etkileyebilecek de bir konu.
Hırslı biri misiniz?
Kesinlikle! Aslında birçok alanda önemli işlere imza atabilmemin altında da bu duygu yatıyor. Hırsın olmadığı bir zaman hayattan sıkılıyorsunuz. Ben işime ve yaşamaya karşı hırslı olan birisiyim. Hırsınızı doğru yönetebilir ve yönlendirebilirseniz iç dünyanızda bir süper güce sahip oluyorsunuz. Bunu da not olarak düşmek isterim.
Profesyonel hayatınızda sizi en çok tatmin eden nelerdir?
Açıkçası her şeyden önce yazmayı çok seviyorum. İnsanların sizin görüşlerinizi okuması ve yorum yapması gerçekten çok keyifli. Öğrencilerimle birlikte olmak ve onlara tecrübe ettiğim her şeyi karşılıksız sunabilmek... Bunun haricinde ise yeni bir şey yapmak ve yaptığımın en iyisi olmak şu an için beni en çok tatmin eden şeyler.
Şansa inanır mısınız?
Açıkçası ben genel olarak şans kavramını hayatımda çok kullanmıyorum. Şansı hazır olma durumu olarak yorumluyorum. Yarın karşınıza neyin çıkacağını bilemiyorsunuz ama onunla karşılaştığınızda hazırsanız o sizin şansınız gibi görülebiliyor ama bence öyle değil. Hazır olmak içinse çalışmak ve çabalamak gerekiyor yani bir emek söz konusu. Ben birçok şeyin altında aslında sizin girişimlerinizin veya eylemlerinizin yattığına inanıyorum.
Her şeyden önce disiplinli ve sürdürülebilir bir şekilde üretmenin gerekliliğine inanıyorum. Bu durum sizi genelden ayıracak önemli detaylardan bir tanesidir.
İş hayatında farklı olabilmek sizce nasıl mümkün?
Her şeyden önce disiplinli ve sürdürülebilir bir şekilde üretmenizin gerekliliğine inanıyorum. Bu durum sizi genelden ayıracak önemli detaylardan bir tanesidir. Bir diğer nokta da kişisel markanıza yatırım yapmak. Kişisel markalaşma yolculuğu zaten başlı başına derin ve geniş bir konu. Sizden beklenenin ötesine geçebilmek bir diğer önemli konu. Hiç korkmadan bunu yapın derim.
Yakın zamanda neleri hayata geçirmeyi hedefliyorsun?
En kısa zamandaki hayalim pazarlama kitabımı yayına alabilmek. Hemen akabinde ise Covid-19’un azalmasıyla yeni keşiflerime tekrardan dönmek istiyorum. Ayrıca öğrencilerim ile hayata geçirmeyi arzuladığım birkaç çalışmam bulunuyor. Pazarlamanın ülkemizde ve özellikle Anadolu’da daha iyi anlaşılması üzerine de bir proje hazırlığındayım.
Son olarak söylemek istedikleriniz?
Bence hedefimiz her defasında kendimizi geçmek olmalı. Biz toplumsal olarak biraz daha dış evrene odaklanıyoruz. Üretmek önemli bir ayırıcı yetkinlik olmaya başlıyor. Bunun içinse farklı ve dinamik bir şekilde beslenebilmek gerekiyor. Mümkün olduğunda yeni şeyleri keşfetmeye ve global bakış açısına sahip olabilmeye gayret göstermenin önemli olduğu görüşündeyim. Bu arada hayat güzel ve yapılması gereken çok şey var. Bundan dolayı isteklerimizi ve hayallerimizi ertelememenin de önemli olduğunu düşünüyorum.
0 Yorum