BAZEN YATIRIM BAZEN DE BEĞENDİĞİMİZ BİR MODELİ ÜZERİMİZDE DAİMA TAŞIMAK ADINA ALTINI TERCİH EDERİZ. GÜNÜMÜZDE SADECE TAKI OLARAK TERCİH ETMEK BİRAZ ZORLAŞSA DA HER NE ŞEKİLDE OLURSA OLSUN BU ALIŞVERİŞİ EN GÜVENDİĞİMİZ YERDEN YAPMAK HER ANLAMDA KARLI OLMAKTA…

30 SENEYİ AŞKINDIR İCRA ETTİĞİ MESLEĞİNİN TEMELİNDE “DÜRÜST İNSAN” OLMAK YATAN AKÇAY KUYUMCULUK KURUCULARINDAN SELİM AKÇAY İLE SEKTÖRLERİNE VE GENEL GİDİŞATA DAİR İLGİ ÇEKİCİ BİR SOHBET GERÇEKLEŞTİRDİK.

Merhaba sizi biraz yakından tanıyabilir miyiz? Nasıl ve neden bu sektörü tercih ettiniz?

Adım Selim Akçay. Lisede elektronik bölümünü bitirdim. Üniversitede ise istatistik bölümünden mezun oldum. Bu sektörü aslında tercih etmedim, sektör geldi beni buldu. 1991 yılında kuyumcu dükkanını babamla amcam açtılar. O günden beri bu sektörün içerisindeyim. Dört yıl sektörden ayrı kaldım. Daha sonra tek başıma tekrar geri dönüş yaptım. Mesleği babamla amcamdan devir aldım. Çok uzun zamandır da bu mesleği yapmaktayım.

Kadın ve mücevher arasında nasıl bir bağ var sizce?

Tarih boyunca kadınla mücevher arasında güç bağı oluşmuştur. Aynı zamanda kadınlarda mücevher, dişiliğin sembolü olmuştur. Kadınların mücevherleri olduğu zaman, kendilerini daha güçlü ve daha güvende hissetmişlerdir. Ve tarih boyunca mücevherleri kendilerini güzelleştiren bir obje olarak görmüşlerdir. Yöresel olarak da birtakım değişimler, değişiklikler olmuştur. Örneğin, bizim kültürümüzde, doğu bölgelerde 22 ayar takılar ön plana çıkmakta iken batıya doğru geldiğimizde 14 ayar ve pırlantaya, elmasa daha fazla yönelme olmaktadır. Ama geçmişe bakıldığında da altınla beraber elmas ve pırlantanın (tabii pırlanta kesiminden dolayı pırlanta oldu, asıl adı elmastır kendisinin) elmasa çok büyük bir düşkünlükleri vardı. Tarih boyunca, mitolojik insanlarda bile pırlantanın, elmasın, altının olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla da mücevher, dişilik sembolü olarak karşımıza çıkmaktadır.

“ŞEREFİNİ PARAYLA KAZANANLAR,  PARAYI KAYBETTİKLERİNDE ŞEREFLERİNİ  DE KAYBEDERLER.” BİZ PARAYI KAYBEDEBİLİRİZ AMA ŞEREFİMİZ HER ZAMAN KALACAKTIR.

Sektörünüze dair kalıplaşmış ve sorun olarak nitelendirdiğiniz süreçlerden biraz bahseder misiniz?

Sektörümüzdeki en büyük problem “güven” problemidir. Bu güven problemi hem müşteriden kuyumcuya olan hem de kuyumcular arasındaki problemdir. Maalesef sektörümüzde daha yüksek paralar kazanmak için gramajda yapılan hilelerle, ayar oyunlarıyla ve söylem hatalarıyla müşteri yanlış yönlendirilmektedir. Fahiş fiyatlarla ürünler satılarak, müşteri zarara uğratılmaktadır. Bugün, yine günümüzde yapılan bu haksızlıklar sonucunda çok para kazanıldığı için de bunlardan vazgeçilmemektedir. Bu durumlar en fazla bizim gibi dürüst olmaya çalışan esnafı zorda bırakmaktadır. Genel olarak hatalı ve yanlış yönlendirmeler yapıldığı için müşteri, doğruyu ayırt edememekte ve kandırılmaktadır. Bunu çözmek için zamanında anlaşmalar imzalandı. Hatta sözleşmelerde şöyle kelimeler kullanıldı: “Kaybettiğimiz şerefimizi tekrar kazanmak için bu sözleşmelere uyalım arkadaşlar.” dendi. Maalesef sektörümüzde bu söze itimat ederek şerefli kalabilen çok az insan oldu diyebilirim.

Tasarımın devamlı hale geldiği bir dönemde yaşamaktayız. Ürünlerinizin "özel" olması için neler yapıyorsunuz?

Maalesef tasarımın sonuna geldik diyebiliriz. Çünkü o kadar çok model çizildi ve uygulandı ki tasarımda tekrar başa döndük. Örnek vermek gerekirse, yirmi sene öncesi moda olan zincirler tekrar geriye geldi. Ajda bilezik, ray bilezik, burma bilezik tekrar moda hale geldi. Tabii ki farklı modeller getiriyoruz ama müşterimiz genelde klasikleşmiş modelleri tercih ediyorlar. Çok özel bir şey istendiği zaman müşteriden tasarım istiyoruz ve bunu özel üreterek onun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Tekrar söylemek gerekirse tasarımın artık sonuna gelindi. Çizilebilecek bir model, yapılabilecek bir model kalmadı. Eskiye dönüş tekrar oldu. Retro modeller tekrar geriye geldi diyebilirim.

ASLINDA EN BÜYÜK HEDEFİM PARADAN ZİYADE AYNI ÇİZGİDE DÜRÜST, DOĞRU KALABİLMEK. MADDİ HEDEFLERİM ÇOK FAZLA YOK.

Bir kuyumcudan yatırım tavsiyesi alsak bizlere neler söylerdiniz?

Tabii kuyumcunun söyleyebileceği tek cevap “altın alın” olurdu. Bir realiteye bağlamak gerekirse çok daha kazançlı yatırımlar da var. Fakat bunlar çok riskli. Örneğin, kripto paralar, borsadaki iyi bir kâğıt gibi risk alarak sizi çok daha karlı hale getirebilecek metodlar da var. Paranızı bu yöntemlerle çok daha fazla katlayabilirsiniz aynı şekilde paranızı birden yok da edebilirsiniz. Uzun vadede en iyi yatırım her dönem altın olarak gözükmektedir. Çünkü dövizin de bir enflasyonu var. Bunu da örnekle açıklarsak; ekstrem durumlar haricinde doların yüzde bir buçukluk bir enflasyonu vardı pandemi öncesinde. Bunu yirmi seneye vurduğunuzda yüzde otuzluk bir rakam yapar. Kümülatif topladığımızda yüzde ellilik bir rakama denk gelir. Yani bu ne demektir? Amerika’da bile 100 dolara almış olduğunuz bir malzemeyi, yirmi sene sonra 150 dolara almış oluyorsunuz. Dolayısıyla Amerikan doları %50 değer kaybetmiş anlamına gelir. Siz paranızı uzun vadede dolar, euro, sterlin yaparsanız o ülkelerde de enflasyon olduğu için paranız olduğu yerde erir. Fakat altın değerli bir maden. Enflasyon oranında yani Amerika’daki enflasyon oranının üzerinde arttığı için her zaman alabileceği en yüksek değeri alır. Yani bir maddenin karşılığında bir madde tutmanız gerekir dersek, o da altın olur. Değerini hiçbir zaman kaybetmez

Eskiden kuyumcularda çok çeşit yokken günümüzde farklı tasarım ürünler görebiliyoruz. Bu gidişatla ilgili düşünceleriniz neler?

E tabii bu sektörde, kuyumcular açısından zorluklara sebep oldu. Müşterilerimiz de artık ne alacaklarını şaşırır hale geldiler. Seneler öncesinde pullu zincirlerimiz vardı. Metreyle keser satardık. Burma vardı, ucuna beşi bir yerde koyduğunuz zaman düğün alışverişi tamamlanmış olurdu. Üç tane modelde de alyans işini çözerdik. Şu anda dört yüz model gösterdiğimiz müşteri, daha fazla model yok mu diyebilmekte. Aslında model çokluğu, kafa karışıklığına neden oluyor. Yine bu kadar modele bakan müşteri, klasik model olan eski modelleri tercih ediyor. Takımlarda su yolları, pullu zincirler, burma bilezikler gibi eskiye dönüş var.

1991 yılından beri faaliyet gösteriyorsunuz. Bu sektörde gelecekteki hedeflerinizden bahseder misiniz?

İnsan kalabilmek.

İnsan kalabilmekten kastınız nedir?

Biliyorsunuz günümüzde insanlar; aşk için, evlilik için, para için kendilerinden taviz veriyorlar. Biz geçmişten günümüze gelene kadar yani otuz iki sene boyunca hiç kendimizden taviz vermedik. Özellikle de işimizde. Babamızdan ne gördüysek bunu sektöre de yansıttık. Para için kişiliğimizi bozmadık. Hazreti Ali’nin çok güzel bir lafı vardır: “Şerefini parayla kazananlar, parayı kaybettiklerinde şereflerini de kaybederler.” Biz parayı kaybedebiliriz ama şerefimiz her zaman kalacaktır. Ben doğduğumda namuslu, haysiyetli, onurlu, şerefli olarak dünyaya geldim. Ben mesleği bıraktığımda ve öldüğümde de yine aynı şekilde kalmak istiyorum. Aslında en büyük hedefim paradan ziyade aynı çizgide dürüst, doğru kalabilmek. Maddi hedeflerim çok fazla yok.

Adres: Tepecik, İstiklal Cad. Belediye Çarşı İş Hanı No:11 D:2, 41100 İzmit KOCAELİ
Telefon: 0 262 325 82 94
Instagram: akçaykuyumculukizmit

www.akcaykuyumculukizmit.com  

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *