Merhabalar, kendinizden ve hizmet verdiğiniz sektörden kısaca bahseder misiniz?
Merhabalar, ben Pelin Çetin Tanrıöven, İzmit doğumluyum. Sakarya Üniversitesi Çevre Bölümü mezunuyum. Mezuniyetimden hemen sonra uluslararası bir şirkette 10 yıl boyunca Halkla İlişkiler Uzmanı olarak çalıştım ve 2012 yılında sevgili eşim Hakan Tanrıöven ile evlendim. 2014 yılında ise Kalbim Linam’ın dünyaya gelişi ile birlikte, büyümesindeki her anına şahitlik edebilmek için iş hayatıma ara vermeye karar verdim. Kızımızın dünyaya geldiği yıl ile birlikte, Anasınıfı dönemi başladığında, yüz yüze veya online aldığım sertifikalı eğitim ve seminerler sonrasında haftanın birkaç günü Halkla İlişkiler alanında danışmanlık hizmeti verdiğim özel şirketlerle adım adım iş hayatına dönmeye başladım. Bu süreçte üye olduğum STK’lar ve dernekler ile birlikte farklı alanlarda gerçekleştirilen Sosyal Sorumluluk Projelerinde görev almaya başladım. Tüm bu çalışmalarım ve sosyal faaliyetlerim sonrasında, uzun süredir takdirle takip ettiğim ve gönül verdiğim Türk Eğitim Vakfı Gönüllü Platformu Üyeleri arasında yer aldım ve 2024 Mart ayı itibariyle de özel bir eğitim kurumunda Kurumsal Halkla İlişkiler görevinde tam zamanlı olarak çalışmaya başladım. Yaklaşık 2 aydır devam eden aktif iş hayatım ile birlikte, hem anne hem de eşim... Bu muazzam duyguyu şu an yaşayabiliyor olmanın bendeki hazzı inanın kelimelerle ifade edilemeyecek kadar büyük bir boyutta.
İş hayatında kadın olmanın yanı sıra annelik rolünü de üstlendiğinizde motivasyonunuz nasıl etkileniyor?
Bence çalışan anne olmak, iş hayatının asla eskisi gibi olmayacağı anlamına gelir. Bu deneyim kişiyi bir dizi duyguyu aynı anda yaşamakla yüz yüze getirir. Çalışan annelerin istihdamı güçlendikçe toplumun güçlenmesi kaçınılmazdır. Ancak tam zamanlı çalışan bir anne olmak, ev ve iş arasındaki bölünmüş dikkat nedeniyle suçluluk ve stres duygularına yol açabilir ki bunu derinden hissettiğim doğrudur. Bu noktada, benim görüşüm, üzerinde durulması gereken bir plana odaklanmak, organize olmak ve mesleğiniz ile ebeveynlik arasındaki sizin için doğru dengeyi bulmaktır.
Çalışma yaşamı, kadının üretkenliğini artırırken ekonomik özgürlüğünü sağlayarak huzurlu ve mutlu bir ebeveyn olma özelliğini de birlikte getiriyor. Sonuç olarak, iş hayatında kadın olmak ve annelik görevini bir arada düşünmek, bazen zorluklarla karşılaşsam da kendi kimliğimi korumak ve kızımın gözünde daha güçlü bir anne profili oluşturmak için çok önemlidir.
Çalışma hayatında üretiminize ihtiyaç varken evde de anneliğinize duyulan bir ihtiyaç söz konusu. İkisini dengelemekle ilgili ne gibi metotlarınız var?
Bu konudaki görüşüm, kişinin ne olması gerektiğini değil, ne olmasını istediğini belirlemesiyle başlamalıdır. İş ve özel yaşam dengesinin kurulması açısından bu detay önem taşır. Bu nedenle günlük iş planımı oluştururken ailemin bu planın içinde her zaman önemli bir yer tutması gerektiğine inanıyorum. Çalışma planıma sadık kalmaya çalışırken zaman yönetimini etkili bir şekilde kullanmaya ve özellikle planlı çalışmaya gayret göstermekteyim. Günlük iş akışımda Lina’nın okul dışındaki yoğun aktivitelerini eşimle birlikte planlayarak, bu süreci oldukça kontrollü ve verimli bir şekilde yürüttüğümü düşünüyorum. Elbette ki bu yoğun süreç bazen benim için çok yorucu olsa da, canım Linam’ın başarılarıyla gururlandıkça, bu yorgunluk muazzam bir mutluluğa dönüşüyor.
Son olarak, çalışan annelere küçük bir motivasyon cümlesi kurmak isteseniz ne söylerdiniz?
"Siz bir rol modelisiniz. Hem işteki başarılarınızla hem de ailedeki sevginizle çocuğunuza güçlü bir örnek oluyorsunuz. Çocuğunuzun gülümsemesi, size tüm zorlukları unutturur. Ayrıca işinizdeki başarılarınız, onun daha iyi bir gelecek planlamasına ışık tutar ve ona güç verir."
Instagram: pelina_hakan
0 Yorum