Sağlık&Güzellik sektör sayımızın Grey sohbet köşesinde Türkiye'nin yakından tanıyıp sevdiği, ününü uluslararası alanda duyurmuş, onlarca kitabı bulunan Uzman Dr. Ender Saraç ile 28 yıl önce kurmuş olduğu Hay Sağlık Merkezinde modern tıpla, tamamlayıcı tıbbı harmanlayan çok güzel ve kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Gelin bu sağlık ve güzellik tüyolarını kendisinden dinleyelim.
Türkiye’nin ilk astrologlarından da olup sağlık astrolojisi konusunda özel çalışmalarım bulunmaktadır. Şu an yurt içi ve yurt dışında konferanslar vermekteyim. Azerbaycan’da “Dünyanın En İyi Doktoru” ödülünü aldım.
Türkiye'nin yakından tanıyıp, sevdiği Mehmet Ender Saraç kimdir?
1959 İzmir doğumluyum. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesini 1984’te bitirdim. 2 yıl kırsal kesimde mecburi hizmet yaptıktan sonra 4 yıl aile hekimliği ihtisasını yaptım. Ayrıca Sağlık Bakanlığından onaylı akupunktur, fitoterapi, ozon, kupa hacamat, estetik medikal, sertifika uzmanlıklarım var. İsviçre, Hollanda, Almanya ve Hindistan’da 6 yıl süren eğitimlerle Ayurveda Doktorluğu unvanını aldım. 28 yıldır Türkiye’nin ilk kapsamlı anti-aging, zayıflama, tıbbi estetik ve tamamlayıcı tıp merkezini çalıştırmaktayım. Türkiye dışından da pek çok devlet başkanı, başbakan, bakan, VIP kişiler ve ünlü sanatçı ve iş adamlarını başarıyla tedavi etmekteyim. Yaklaşık 10 yıldır Türkiye’nin en büyük televizyon kanallarında sayısız ödül almış olan Dr. Ender Saraç ile Sağlıklı Günler Programını yaptım. Hem lezzetli hem de sağlıklı beslenme, doğal tıp yöntemleri, anti-aging ve wellness üzerine sadece Türkiye’ye değil pek çok ülkeye de televizyon aracılığı ile bilgi akışı sağladım. Program defalarca “Yılın En İyi Sağlık Programı” seçildi. 14 kitabım bulunmaktadır. Tüm bunların yanı sıra kişisel gelişimde alanında da özel eğitimler vermekteyim. Reiki Master’ı, meditasyon ileri aşamalarındaki yogi ve sidi eğitimlerini aldım. Ayrıca NLP gibi pek çok kişisel gelişim eğitimleri aldım ve eğitim vermeye devam ediyorum. Türkiye’nin ilk astrologlarından da olup sağlık astrolojisi konusunda özel çalışmalarım bulunmaktadır. Şu an yurt içi ve yurt dışında konferanslar vermekteyim. Azerbaycan’da “Dünyanın En İyi Doktoru” ödülünü aldım. 1989 yılından bu yana doğal tıp ve ayurveda çalışmaları yapmaktayım. Halen firmalara danışmanlık ve eğitim vermeye, 1994 yılında Türkiye’nin ilk doğal tıp merkezi olan Özel Hay Sağlık Polikliniği’nde hasta kabulüne ve konferanslarına devam etmekteyim.
1994 yılında kurulan Hay Sağlık Polikliniği’nde sunulan sağlık ve güzellik hizmetleriniz nelerdir?
Artık sağlıklı yaşam, estetik, kilo kontrolü, anti-aging, wellness gibi konularda tek bacaklı uygulamalar yöntemi bitti. Örneğin; detox, spor, diyet veya krem sürmek gibi yöntemler tek başına uygulanmıyor. Bütün dünyada multidisipliner yaklaşımla çalışan, uzmanlaşmış ve kadrosunu buna göre ayarlamış ve birbiriyle entegre olarak çalışan ihtisas klinikleri ön plana çıktı. Amerika’da ve Avrupa’nın birçok ülkesinde bu sistem gündemde. Uzak Doğu ise bu konuyla ilgiyle önemli adımlar atıyor. Biz kliniğimizde insanı bütün olarak ve derinden ele alan sağlıklı yaşam, estetik ve anti-aging programlarını uyguluyoruz. Bu programları uygulamak için öncelikle bu konularla ilgili özel sertifikası olan diyetisyenler, fizyoterapistler, estetisyenler ve bu konuda hizmet veren hemşireler gibi uzman bir kadroya sahibiz. Hay Clinic’in farkı; zayıflama ve obezite, detox, anti-aging, serum IV uygulamaları, ayurveda, tamamlayıcı tıp, online danışmanlık, medikal estetik, bölgesel zayıflama, cilt bakımı, masaj uygulamaları konusunda tıbbi ve bilimsel yaklaşımlar doğrultusunda öncü hizmet ve tedaviler sunuyor olmasıdır. Biz Hay Clinic olarak 28. yılımızı doldurduk. Türkiye’de doğal ve sağlıklı yaşamı tıbbi estetik tamamlayıcılarla destekleyerek tıp konularındaki en eski ve pozisyonunu koruyan kliniğiz.
Ülkemizde sağlıklı yaşam ve beslenme konusunda bu kadar çok uzman ve merkez türemişken sizin 28 yıldır aynı başarıyla tercih ediliyor olmanızı neye bağlıyorsunuz?
Mesleğimi çok severek yapmam hem modern tıp hem de insana bütüncül bakan doğal ve tamamlayıcı tıp sistemlerinin eğitimini almış olmam ve hepsinden önemlisi mesleğimi öncelikle para için değil insanlığa hizmet için yapıyor olmam belki önemli olmuş olabilir. Ayrıca 28 yılda yaklaşık 200.000 hastayı görmüşüm ve %90’ın üzerinde iyileştirmeyi başarmışız. Bir iyileşen hasta mutlaka birkaç kişiyi daha beraberinde getirebiliyor.
Sağlıklı beslenmenin yanı sıra ruh sağlığımızın öneminin üzerinde de çok duruyorsunuz. Bu bağlamda tamamlayıcı tıp uygulamalarınızdan bahseder misiniz?
İnsan beden ve ruh olarak bir bütündür. Sadece vitaminle, antioksidanla veya ilaçlarla komple bir sağlık olmaz. Mutlaka ruha da şifa vermek gerekir. Ruh sağlıklı olmadan ve stres atılmadan tamamen sağlıklı olmak imkânsız bunu da Ruhsal Gelişim ve Kader kitabında bahsettim.
Son olarak kış aylarına girmeye hazırlık yaptığımız bu günlerde vücudumuzu nasıl hazırlamalıyız? Grey okurlarına olmazsa olmaz tavsiyeleriniz nelerdir?
Soğuk mevsime girerken her şeyden önce vücudumuzun bol C Vitaminine ihtiyacı olur. C Vitamini hep portakal ve diğer turunçgillerde var diye düşünürüz, doğrudur ancak ekim ayında bolca bulabileceğimiz kivi, roka, taze yeşillikler, Trabzon hurması, ananas, sivri biberin de iyi bir C Vitamini kaynağı olduğunu biliyor muydunuz? Ancak yeşillikler pişirilince içindeki C Vitaminin önemli bir kısmını kaybederler. Çünkü C Vitamini yüksek ısıya dayanıksızdır. Eğer taze C Vitamini kaynaklarını düzenli alamıyorsak dışarıdan da takviye olarak alabiliriz. C vitaminin normalde yarı ömrü 4 saattir. Ancak son yıllarda doğal kaynaklardan hazırlanan ve zaman salınımlı tabakalar halinde üretilen ester-c vitaminleri hem daha etkili hem de yaklaşık 12-24 saat etkilidirler. Çok yüksek doz almanın fazla bir mantıklı yönü yoktur. Çünkü fazlası vücuttan atılır, onun yerine düşük dozda ama bölerek (daha sık) almak vücutla sürekli bir düzey sağlar ve yararlılığı daha fazladır. Kışa girerken savunma hücrelerinin daha iyi çalışması, kolajen yapımı, enerji vermek gibi yararlı etkileri olan bu vitamin ayrıca demirin sindirim sisteminden emilimini arttırır ve kansızlıkta veya demirin yeterince emilemediği durumlarda yararlıdır. Çocuklarımıza, hamilelere veya uzun süreli zayıflama diyeti yapanlara ıspanağın olduğu öğünde 1 bardak taze portakal suyu içmelerini öneririm.
Benim hekimlik yaşamımda saptadığım Türk kadınına ait bir özellikte demirin yanı sıra magnezyumunda ihtiyacının fazla olduğudur. Özellikle sinir sistemi, bağırsak hareketleri, kas gevşemesi, ödeme eğilimi gibi durumlarda magnezyumun yetersizliğini de düşünmek gerekir. Taze fındık, badem ve ıspanak, pazı iyi birer magnezyum kaynağıdırlar. Gördüğünüz gibi taze yeşil yapraklı sebzeler yine karşımıza çıktılar. Ancak önemli bir diğer konu özellikle sonbaharda sulu ılık veya sulu sıcak gıdalara ağırlık vermek, yazın alışkanlıklarıyla soğuk yiyecekler ve aşırı soğuk içeceklere devam etmemektir. Özellikle ılık zeytinyağlı yiyecekler, sebze çorbaları, kompostolar, kabuklu pirinç, yeşil lifli yapraklı tencere yemeklerine (ıspanak, pazı, karalahana, ebegümeci, roka, tere gibi ) ağırlık veriniz. Günler kısaldığı içinde yazın geç yeme alışkanlığıyla akşam yemeklerini geç ve ağır yememeliyiz. Bu durum toksin oluşmasına neden olur.
0 Yorum