MİMARİYE FELSEFİ AÇILARDAN BAKIP, GELENEKSELCİ VE ÇAĞDAŞ BAKIŞ AÇISINI TASARIMLARINA DÖKEN ROF MİMARLIK KAPILARINI GREY OKUYUCULARINA AÇTI. MESLEĞİNDE KENDİNİ İSPATLAMIŞ BAŞARILI, TECRÜBELİ MİMAR BİR ANNE; DR. MİMAR/İÇ MİMAR FİLİZ ERTÜRK VE YENİLİKLERE AÇIK, YARATICI, OĞLU; İÇ MİMAR BABÜR EGE ERTÜRK İLE OLUŞUMUNU ÜSTLENDİĞİ ROF MİMARLIK’IN HİKÂYESİNE GELİN BİRLİKTE EŞLİK EDELİM.

Filiz Hanım merhaba. Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
İlk, orta ve lise öğrenimini İzmit’te tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümünden 1992 yılında mezun oldum. Yüksek lisans eğitimimi, Kocaeli Üniversitesi İç Mimarlık Anabilim Dalı’nda, doktora eğitimimi ise Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Anabilim Dalı’nda tamamladım. 1992-1995 yılları arasında iki farklı özel sektör deneyiminin ardından 1995 yılından itibaren İzmit Belediyesi’nde çalışmaya başladım. Proje şefliği, müdür yardımcılığı, müdürlük ve başkan yardımcılığı gibi çeşitli yönetim kademelerinde idari görevler yaptıktan sonra bir dönem Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çeşitli dersler verdim ve akademik alanda da tecrübe sahibi oldum. 2021 yılının başında ise tüm resmi görevlerimi sonlandırarak oğlum Ege ile birlikte mimarlık, iç mimarlık ve kentsel tasarım ofisi olan ROF Mimarlığı kurduk ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Ege Bey sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
İlk, orta ve lise eğitimimi Atafen Kolejinde tamamladıktan sonra 2018 yılında Beykent Üniversitesi İç Mimarlık bölümünden mezun oldum. Üniversitede almış olduğum mesleki eğitimimi dışarıdan aldığım üç boyutlu çizim teknikleri eğitimleriyle pekiştirdim. Okul bittikten sonra hiç zaman kaybetmeden askerliğimi de tamamlayarak İzmit’e döndüm ve sonrasında ROF Mimarlık ofisini kurduk. Aynı zamanda 2019’dan bu yana Kocaeli İç Mimarlar Odası’ndaki Yönetim Kurulu Üyeliğim de devam ediyor.

Filiz Hanım sizin engin tecrübeniz ve oğlunuzun genç, yaratıcı fikirleriyle ROF Mimarlık çatısında buluştunuz. Bu oluşumun hikâyesini dinleyebilir miyiz?
“Resolution of Future” yani “Geleceğin Çözümü” anlamını taşıyan markamızı kurarak başladığımız bu yolculuğun temelleri aslında çok uzun zaman önce atılmıştı diyebiliriz. Ben uzun yıllar her ne kadar kamuda görev yapmış olsam da tasarım yönüm daima güçlü bir şekilde korunmuştu. Amacım her zaman ileride kendi ofisimi açmak ve prestijli projeler üretmek olmuştu. Aynı şekilde Ege de hem okul sürecinde hem de sonrasında bu bakış açısını daima içinde büyütmüştü. Ortak amaçlarımız zamanı geldiğinde aynı çatı altında buluştu ve ROF Mimarlık ortaya çıktı.

İkinize de sormak istediğim bir soru, bir tarafta mesleğinde kendini ispatlamış başarılı mimar bir anne, diğer tarafta genç, yaratıcı, vizyonu geniş, yeniliklere açık iç mimar bir oğul. Bunun avantajları ve dezavantajlarından bahseder misiniz?

Filiz;
Bizim birlikteliğimiz aslında zıtlıkların bir araya gelmiş halinin tam karşılığı sayılır. Tecrübeli/ genç, geleneksel/ çağdaş, eskiz çizimler/3 boyutlu tasarımlar gibi tüm bu zıtlıkların karşılığını ikimizde görmeniz mümkün. Bu durum ister istemez bir gerilim yaratıyor ve ortaya bir enerji çıkıyor. Biz bu enerjiyi çok doğru bir yöne çevirerek ideal tasarımı yakalıyoruz. Ben geçmişin değerlerini, belleğin önemini göz ardı etmeden aynı zamanda geleceğe yönelmiş tasarımlar yapmayı tercih ediyorum. Tasarımlarımda yer bağlamı öncelikle üzerinde durduğum konulardan birisi. Mekânsal organizasyonu yaparken kullanıcının gündelik yaşamı ve çevresel bileşenler tasarımımın önemli girdileri oluyor ve elle çizim yapmayı tercih ediyorum.

Bizim birlikteliğimiz aslında zıtlıkların bir araya gelmiş halinin tam karşılığı sayılır.Tecrübeli/genç, geleneksel/çağdaş, eskiz çizimler/3 boyutlu tasarımlar...

Ege;
Aslına bakarsanız ikimiz de farklı ölçeklerde mekân tasarımcısıyız. Annem mimari projelerde yapı ölçeğinde ve mekân organizasyonu alanlarında, ben ise iç mekân, mobilya ve aydınlatma tasarımlarında uzmanlıklarımızı sergiliyoruz. Fakat benim en önemli uzmanlık alanım bilgisayarda yaptığım üç boyutlu tasarımlar. Teknolojiyi çok iyi kullanıyorum ve bu sayede projelerimizi gerçeğe çok yakın bir şekilde kullanıcıya sunma şansı buluyoruz.

Zaman zaman fikirlerimizin uyuşmadığı durumlar da oluyor fakat bu farklı bakış açıları aynı zamanda mesleki açıdan birbirimizi en çok beslediğimiz noktalar.

Ofisinize ilk geldiğimde insanı içine alan, ruhu olan bir mekânla karşılaştım. Burayı tasarlarken nasıl yola çıktınız? İlham kaynaklarınız neler oldu?

Filiz;
Ofise ilk defa gelen neredeyse herkesten duyduğumuz bir yorum bu ve bizi gerçekten çok mutlu ediyor. Çünkü tam da yapmak istediğimiz şey buydu. Yerin ruhu, bir mekânın yere dönüşmesi sürecinde içerisinde biriktirdiği enerjiyi ifade ediyor. Biz de bu ofisin tasarımını yaparken mekânı anlamlandırıp içinde bulunduğu ortamın doğal bileşenlerini, fiziki bileşenlerini tasarıma sokmaya çalıştık.

Ege;
42 metrekarelik bu ofiste hem şık bir tasarım hem de fonksiyonel bir çalışma alanı yaratmayı hedefledik. Ofisin tasarımına başlarken odak noktamız, Eero Saarinen’in tasarımı olan 70 yıllık kırmızı ‘Womb Chair’ oldu. Charlotte & Peter Fiell’in 1000 Chairs kitabında da yer alan ve anlamı “Rahim” olan bu koltuğun adı amacını ifade ediyor. Saarinen’in söylemiyle; "Çok sayıda insanın anne karnından çıktıklarından beri kendilerini gerçekten rahat ve güvende hissetmediği teorisi üzerine tasarlandı. Sandalye uygarlığımızdaki bu uyumsuzluğu düzeltme girişimidir." İlk üretimlerden biri olan bu koltuk, hem taşıdığı anlam hem de manevi olarak da ailemiz için oldukça önemli olduğundan onu en görünür açıya yerleştirdik. Duvarlarda kullandığımız siyah rengin güçlü etkisini ahşap elemanlarla yumuşattık ve dolayısıyla doğal malzemeleri de tasarıma dahil etmiş olduk. Aydınlatma elemanları, kanepe ve sandalyeler de önemli tasarım ürünleri. Annem, içlerinde Frank Gerry, Peter Zumthor, Zaha Hadid gibi ünlü mimarların eserleri olan dünyanın en ünlü yapılarının mimari eskizlerini çizerek bir duvar tasarımı yaptı. Böylece tüm bunlar bir araya geldiğinde ofisin kendine ait bir ruhu oluştu.

ROF Mimarlık olarak ne tür projeler üzerinde çalışıyorsunuz?
Yaptığınız projelerden örnekler verebilir misiniz? Biz, ROF Mimarlık olarak üç farklı ölçekte mekân tasarlıyoruz ve uygulama yapıyoruz. Bunlar; yapı ölçeği, iç mekân ölçeği ve kentsel ölçek. ROF Mimarlığın amacı; bulunduğu doğal ve yapılı çevreyle uyum içinde, kullanıcısına fonksiyonel yaşam alanı sunabilen, estetik olarak beklentileri karşılayan, tasarlandığı dönemin teknolojik durumunu tasarım kriterlerine taşıyan, algılanabilir ve bellekte imgelenebilir, dolayısıyla yer olmaya aday mekânlar tasarlamak.

Bu bakış açısı altında daire, villa, gibi her türlü konuttan ofise, kafeterya ve restoran gibi çeşitli kamusal mekânlara kadar farklı alanlarda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Projelerimizi, hem mimari hem de iç mimari ölçekte tasarlayarak kullanıcıya sanki mekânın içerisine girecekmiş kadar gerçekçi üç boyutlu tasarımlar şeklinde hazırlıyoruz. Proje bu şekilde kullanıcıya sunulduğunda her türlü problem bu aşamada çözümleniyor ve böylelikle olası sorunlar giderilmiş oluyor. Ayrıca projenin bu kadar detaylı hazırlanması uygulama sürecine de kolaylık sağlıyor.

ROF Mimarlığa özel olarak projelerin öncesi, projesi, sonrası olarak ilerliyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
Mimari proje dünyasında genellikle öncesi-sonrası olarak adlandırılan bir uygulama var. Fakat biz bu sürecin projeden önce, proje ve projeden sonraki aşama olarak üç aşamalı olduğunu düşünüyoruz. Öncesi ve sonrası arasındaki fark bir mekanın dönüşüm sürecini anlatıyor fakat projenin kalitesinin anlaşılması için tasarım aşamasının da bu sürecin içine dahil edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mekânın ilk hali, projesi ve projenin ne kadar gerçekçi uygulanabildiğini gösteren son hali gerçekte bu süreci en iyi anlatan aşamalar olmakta. Bu nedenle biz çalışmalarımızı yaparken bu şekilde ilerliyoruz.

Sizi diğer mimarlık ofislerinden ayıran özelliklerinizden bahseder misiniz?
Sanırım bizim en önemli farklarımızın başında mimari ve iç mimari projeyi birlikte düşünerek tasarlamamız geliyor. Mekânı içindeki yaşam alanları ile birlikte çok detaylı bir şekilde tasarlıyoruz. Mekânsal organizasyon, ilişkiler ve fonksiyonellik son derece önemli.

Bununla birlikte biz mimariye felsefi açıdan yaklaşıyoruz ve bulunduğu yere ait olan anlamlı tasarımlar gerçekleştirmek vazgeçilmez yaklaşım kriterlerimizden bir tanesi. Yapının içinde bulunduğu doğal ve yapılı çevrenin özelliklerinin tasarıma girdi olması çok önemli. Bir diğer kriter ise kullanıcının yaşam tarzı, gündelik hayatı, hobileri, mesleği vs. tüm bunlar bir araya geldiğinde optimum çözüme yaklaşıyorsunuz. Tasarımı
bu bileşenler yardımıyla ve el çizimi desteğiyle sayısız eskizler yaparak olgunlaştırıyoruz. Kâğıt ve kalemin birlikteliği inanılmaz sonuçların ortaya çıkmasını sağlıyor.

Tasarım olgunlaştırdıktan sonra teknoloji devreye giriyor ve bence bizi diğer mimarlık ofislerinden ayıran en önemli bir farkımız da bu. Projeyi uygulanmış bir şekilde kullanıcıya anlatacak kadar gerçekçi üç boyutlu çizimlerle destekliyoruz. Bu üç boyutlu projelerde mekânın rahatlıkla algılanması mümkün oluyor. Çünkü malzeme, doku, renk, ışık gibi gerçekliğe çok yaklaştıran tüm donanımlara sahip bir proje sunuyoruz. Bu şekilde hem kullanıcı, hem uygulayıcı hem de biz olası problemleri önceden görüp müdahale etme şansına sahip oluyoruz.

Adres: Ömerağa Mahallesi, Soydan İş Merkezi, Kat:4. No:129 İzmit Kocaeli
İletişim: 0533 742 90 68
mail: info@rofmimarlik.com
Instagram: @rofmimarlik
web: www.rofmimarlik.com

 

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *