Merhaba takvim mart ayını gösteriyor.

Uzunca bir kış atlattık. Kendi adıma söyleyeyim ben yediğim ayazı unutmadım. : )

Bazen zorladı diyebilirim ama hiç yenilmedim.

Yoluma baktım, devam ettim.

Şimdi cemreler düştü, yolculukta bahara denk geldik.

Umarım bu bahar iyileştirir hepimizi…

Mart demişken 8 Mart Dünya Kadınlar Günü hakkında yazmak istedim.

Ben bu özel günü kutlamıyorum.

Evet yanlış okumadınız.

Kutlamıyorum!

Çünkü ölümün olduğu bir gün benim için kutlanmayı değil anmayı gerektirir.

Öncelikle zamanında ne olmuş onu hatırlatayım:

Yıl 1857, günlerden 8 Mart.

New York şehrinde 40.000 dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları istemiyle greve çıktıkları bir tekstil fabrikasında, polislerin işçilere saldırması ve işçileri fabrikaya kilitlemesi sonucunda çıkan yangınla 120 işçi kadın can vermiş.

Bu emekçi kadınların verdiği mücadele; eşit çalışma şartları ve eşit oy hakkına sahip olmak için toplumda kadın olarak değil sadece insan olarak değerlendirilip, eşit haklara sahip olmamız gerektiğinin bir başlangıcıydı.

Zaman içinde bu farkındalıkla beraber biraz da olsa, kadınlar haklarını söke söke aldılar.

Biraz diyorum çünkü bugün biz Türkiye’de yaşayan kadınlar olarak oy hakkına sahip olabiliriz ancak bu dünyada yaşam haklarının bile kendi ellerinde olmadığı kadınlar ne yazık ki hala var.

Erkek hegemonyasının hâkim olduğu toplumlarda, kadınlar prensestir, çiçektir zırvalarıyla sözde nezaket gösterip arka plana atılıp, güçsüzleştirmeye çalışılan kadınlar olarak yıllardır bununla ilgili mücadele veriyoruz.

Kadın,

kadındır!

Köylerde sabah 5’te uyanıp kar, kış, sıcak demeden evine katkı olsun diye engebeli yolları yürüyen çaresiz ama güçlü kadınlar prenses değildir mesela.

TÜRKİYE’NİN İLK SAVAŞ PİLOTU SABİHA GÖKÇEN, TÜRKİYE’DEKİ ÇAĞDAŞ EĞİTİMİN ÖNCÜSÜ TÜRKAN SAYLAN, TÜRKİYE’NİN İLK HALKLA İLİŞKİLER UZMANI BETÜL MARDİN, KADIN HAKLARI İÇİN YASALAR ÇIKARILMASINI DESTEKLEYEN ATATÜRK’ÜN KIYMETLİSİ LATİFE HANIM…

BİLDİĞİMİZ, BU TOPRAKLARDA VAR OLMUŞ GÜÇLÜ KADINLAR…

ONLAR BENCE BİR ÇİÇEK OLSAYDI, ZOR ŞARTLARDA İDEOLOJİLERİNİ BAŞARMIŞ “KARDELEN” ÇİÇEĞİ OLURLARDI.

Kadının özgür bırakıldığında muhteşem işler başarabileceğini gördüğümüz örneklerle büyümüş bir toplum olarak günümüzde kadının sahip olduğu değer, kıymet, haklar gelişti mi?

Hayır!

Peki neyi kutluyoruz?

Hala okuma bilmeyen nüfusun %75’ ini kadınların oluşturduğunu mu?

Ya da kadınların hala %40’ ının görücü usulü evlendirildiğini mi?

Bir kadının tecavüz edildikten sonra töre kurşunuyla hayata veda etmesini mi?

Kadına olan bakış açısı değişmediği sürece ben hiçbir şey kutlamıyorum.

Kadınlar duygusaldır, güçsüzdür, başında bir erkek olmalıdır, prensestir diye sığınılan düşüncelerin sonsuza kadar rafa kaldırılmadığı sürece ben bugünü sadece anmak istiyorum.

Yani kadınlar prenses olmazlarsa, prens olamayacak erkeklerin bizi koruma egosundan, yanlarında nahif kadın görmenin itibarlarını fazlalaştıracağı düşüncelerinden, hayatımızın kurallarını koymak istemelerinden gına geldi.

Bilin istedim; biz kadınlar eğer özgür olabilirsek, yolumuzu yabani otlardan temizleriz, yokuşlardan çıkabiliriz, yoldaki ejderhalarla başa çıkabiliriz, gideceğimiz yere, duracağımız duraklara kendimiz karar verebiliriz evelallah.

Çok teşekkür ederiz kendi adımıza konuşabiliriz, bir toplumda takdim etmenize gerek olmadan adımızı kendimiz söyleyebiliriz, ne giyeceğimizi kendimiz seçebiliriz.

Kadınlar üstündür demiyorum, ancak yolumuza taş koyulmadığında erkeklerle eşit olduğumuz fikrine inanıyorum.

Bir günlük şov ile kadın haklarını müzelik bir saygı göstererek bir yere varacağını sanmak yerine önce hayatınızdaki kadınlara ne kadar adaletli davrandığınızı düşünmenizi diliyorum.

Gerçekten destekçimizseniz, yanımızda elimizi tutabilirsiniz.

Ve kadınlar!

Bir çift sözüm de bize geliyor:

Eğer birbirimizi çekiştirmek yerine yan yana olup sadece kendimizin değil, birbirimizin haklarını, hassasiyetlerini de savunabilirsek işte o zaman beraber olmanın gücünü hiç kimse yıkamayacaktır.

Kadın olmanın zorluğuyla mücadele eden, buna emek veren, tırnaklarıyla kazıyan, prenses olmayan, çiçek gibi sürekli ilgi beklemeyen kadınlar hep var olsunlar.

Yıllar önce haklarımızı savunmak için savaşan, o yangında can veren kadınları saygı ile anıyorum.

Tüm kadınları sevgi ile selamlıyorum.

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *