Sevgili Grey Okuyucuları,
Bütün mekânların açık olduğu şu günlerde meşhur soruyu soruyorum: Çok gezen mi bilir yoksa çok okuyan mı?
Psikoloji konusunda kısa öyküler yazan Stefan Zweig “Satranç” kitabıyla bu sorunun bir benzerini bize sorgulatıyor. İnsan beyninin sandığımızdan da karmaşık ve garip olduğunu bu kitapla daha iyi anlıyoruz.
İşlemediği bir suçtan dolayı hapis yatan bir adam, hapishanede kafayı yememek için rastgele bir kitap çalar. Çaldığı kitabın satranç kitabı olduğunu anlayınca üzülür. Zamanla kitabı karıştırır ve satranç konusunda her şeye hâkim olur. Bu adamın aklandıktan sonra yaptığı gemi yolculuğunda satranç ustasına denk gelmesiyle olaylar başlar...
Stefan Zweig, psikoloji birikimini eserlerinde bütünüyle kullanmış ender yazarlardandır. Yani bu başarısında yazarlığının yanı sıra çok iyi bir psikolog olması yatar. Satranç, Zweig'ın psikolojik birikimini tamamıyla devreye soktuğu bir öyküdür, kelimenin tam anlamıyla psikolojik savaştır. Zweig'ın psikolojiye olan ilgisiyle nasyonal sosyalizme tepkisini harmanladığı bir kitap olmuştur.
Üç karakterin etrafında dönen olaylar okuyucuyu adeta içine çekiyor. Olayları okuyucuya anlatan karakterimiz; meraklı, şüpheci ve olaylara geniş açıdan bakan biri.
Anlatış biçimi ve istediğini almakta kararlı güdüsünü bize çok güzel yansıtıyor. Olayların içine girdikçe de merakı gitgide artıyor ki onunla birlikte okuyucunun da merakının artmasını sağlıyor.
93 sayfalık bu kitabı okumanız dileğiyle... İyi okumalar.
Instagram: @sevoskrc
0 Yorum