Güzel bir yaz gününün içimize huzur verdiği, hepimizin tatile gitmek için kendini zorladığı huzurlu günlerden hepinize selamlar...

Her yazımda siz değerli okurlarımıza uygun beslenme tiplerinden, kazanımsal antrenman için uygulamalardan ve nicesinden bahsettim. Şimdi de gelelim her şeyin başladığı zamana, insanoğlunun savaş sanatlarını, savunma sanatlarını belki de ırkların birbirini denediği, şimdiyse modern dünya ile sporun en görkemli müsabakaları olan “Olimpiyat Oyunları’na” ... Bu yazımda beslenme tüyoları, antrenman tipleri ya da insan vücudunun performans değişimi için gerekli olan hiçbir faydalı bilgi bulamayacaksınız. Bu yazımda sporun en temelinde kardeşliğin, birliğin yattığını ve ne olursa olsun bu duygunun değiştirilemeyeceğini aktaracağım.

Olimpiyatların temeli Antik Yunan dünyasının şenliklerine kadar dayanır. Olimpiyat ateşini yeniden yaktığımız geçen temmuz ayında sizlere spor dünyasında bile yer bulan başka bir insanlık sorunundan bahsedeceğim. Düşünün ki bir coğrafya var ve maalesef bu coğrafyanın kaderi; Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya gibi birçok ülkenin ilgisini çekiyor olması. Burası eski adıyla Mezopotamya, halk arasındaki adıyla Anadolu...


Muhammed Masu ve Alaa Masu

Takım müsabakaları ve ülkesel müsabakalar sadece azim, hırs ve başarı hedefiyle değil.Kardeşçe müsabaka yaparak galip/mağlup da olsanız rakibinizin elini sıkmak da demektir.

Evet, dünya insanları olarak bitmeyen savaşlar, insan hakları ihlalleri derken bir acıya daha ev sahipliği yaptık. Olimpiyatlarda Suriye adına yarışan bir genç, sığınmacı sporcular adına yarışan bir gençle kucaklaştı. Evet bunda ne var dediğinizi duyar gibiyim. Açıklıyorum: İki takım adına yarışan bu iki genç aslında yabancı değil, aynı aileden geliyorlardı, kardeşlerdi.

Suriye’deki iç savaş yüzünden ülkelerini terk eden sığınmacıların çoğu ülkemize de kabul edildi. Halkımız ve Erkan arasında bölünmelere yol açan bu durumla ilgili yorum yapamam ama Muhammed ve Alaa Masu kardeşlerin düştüğü bu durum, sıkıca birbirlerine sarılmaları olimpiyat ruhunu izleyenler ve sporsevenler için yeniden körükledi.

Suriye adına ter döken triatlet Muhammed Masu ile Sığınmacı Olimpik Sporcular Takımı'nda yarışmak zorunda kalan yüzücü Alaa Masu'nun açılış töreninde çekilen sarılma fotoğrafı sosyal medyada epey konuşuldu. Halep şehrinde büyüyen olimpik sporcu Alaa Masu, bitmeyen iç savaş yüzünden 2015 yılında ülkesinden ayrılmak zorunda kaldı. Yüzme öğreticisi bir babanın oğlu olan Masu yeteneği ve başarılarıyla Tokyo Olimpiyatları’nda sahneye çıkmayı hak etti.

Masu röportajlarında antrenman yaparken antrenman alanlarının bombalandığını, askerî ve resmî kanalların doğru çalışmadığını ve kişisel spor hakkı olan destekleri maddi manevi almadığını çok kez söyledi. Eski bir deyiş der ki: “Şeytana inanmıyor olman şeytanın olmadığını kanıtlamaz.” Bu deyişi paylaşarak siz değerli okurlarımıza ironi yapsam da bireysel olarak elden bir şey gelmeyeceğini ben de biliyorum fakat farkında bireyler, farkında toplumlar yaratır. İnsan hakları ihlallerinin spor ruhunun bile önüne geçtiği bu günlerde umarım bu iki kardeşi ayrı bayraklar altında yarıştıran zihniyeti zaman içinde değiştirebiliriz.

Spor yapmak sadece fiziksel değişim değildir.

Takım müsabakaları ve ülkesel müsabakalar sadece azim, hırs ve başarı hedefiyle değil. Kardeşçe müsabaka yaparak galip/mağlup da olsanız rakibinizin elini sıkmak da demektir. Başın önde evine ülkene dönsen de daha büyük başarılar için çalışmayı hedeflerken mağlup olduğunda rakibine saygı duymak da demektir. Kardeşliğe bir adım daha yaklaşmak demektir. Umuyorum ki bu gördüğümüz sahneler en hızlı şekilde zihinlerimizden kaybolur, daha güzel günlere birlikte yürürüz.

Değerli Grey Dergi Ailesi; sağlıklı kalın, sporla kalın, mutlu kalın...

Instagram: @tlghnc

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *