Günümüz ticari hayatında marka kullanımı kaçınılmazdır. İç-dış ticaret ve üretim piyasalarında kullanılan markaların bir kısmı tescilliyken bir kısmı da tescilsizdir. Kullanılan markaların bazıları da tescil başvurusu yapılmış ve işlemleri devam eden markalardır. Marka tescili zorunlu olmamakla birlikte tescilli marka sahibinin hakları, bu konudaki işlemler ve yaptırımlar mevzuatta açıkça tanımlanmış olduğundan markanın TPE nezdinde tescilli olması kanunen korunabilir hale getirmektedir. Bu çerçevede tescilli markaların hükümsüzlüğü ve hükümsüzlüğün etkileri de önemli konulardan biridir.

Elbette ki, bir markanın ticari hayatta kullanımı için tescilli olması zorunlu değildir. Ancak, markanın etkin bir şekildekorunması isteniyorsa tescil kaçınılmazdır. Keza 556 sayılı KHK hükümlerine göre de koruma tescil yoluyla elde edilir ve 3.şahıslarakarşıileri sürülebilir.

Marka Sahibinin Hakları

Serbest piyasa ekonomisinin en önemli temel taşlarından birini oluşturan fikrî hakların haksız ve izinsiz kullanımlara karşı etkin bir yasal koruma altına alınması zorunlu olmuştur. Markalar; bir işletmenin imalatını veya ticaretini yaptığı malları, sunduğu hizmetleri başka işletmelerin mal ya da hizmetlerinden ayıran işaretlerdir. Markanın etkin korunmasının sağlanması için, 556 sayılı KHK gereğince tescil edilmesi gereklidir. Elbette ki, bir markanın ticari hayatta kullanımı için tescilli olması zorunlu değildir. Ancak, markanın etkin bir şekilde korunması isteniyorsa tescil kaçınılmazdır. Keza 556 sayılı KHK hükümlerine göre de koruma tescil yoluyla elde edilir ve 3. şahıslara karşı ileri sürülebilir. TPE nezdinde tescilli marka hakkının koruma süresi başvuru tarihindenitibarenbaşlarvekoruma süresince devam eder. Koruma süresi; markalarda 10 yıl olup bu süre onar yıllık dönemler halinde yenilenebilir.

Markaya Tecavüz Halleri

Marka hakkına tecavüz sayılacak haller 556 sayılı KHK’de belirlenmiş ve bu fiillerekarşıhukukivecezaitakibat imkânı, hak sahiplerine tanınmıştır.

Marka hakkına tecavüz halleri,
> Taklit etmek.
> Taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu ürünleri satmak, dağıtmak, bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak, bu amaçlar için ithal etmek ya da ticari amaçla elde bulundurmak.
> İştirak, yardım veya bunları teşvik etmek ya da hangi şekil ve şartlarda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını kolaylaştırmak.
> Kendisinde bulunan ve haksız olarak üretilen veya ticaret alanına çıkarılan eşyanın nereden alındığını ya da nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak.

Tecavüz Halinde Açılabilecek Davalar

1- Hukuk Davaları

Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması. Tecavüzün giderilmesi davası. Hak sahibi, hakka tecavüz teşkil eden olayların tespitini mahkemeden ihtiyati tedbir ve gümrükte el koyma şeklinde talep edebilir.

2- Ceza Davaları

Bu suçun faili herkes olabilir, özgü suç niteliğinde değildir. 556 sayılı KHK’de, cezai müeyyideye bağlanan fiiller;

a) Gerçeğe aykırı kimlik bildiriminde bulunmak, sınai hak koruması olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldırmak, kendini haksız olarak başvuru veya hak sahibi olarak göstermek.

b) Hak sahibi olmadığı veya tasarruf yetkisi bulunmadığı halde hukuki işlemlerde bulunmak ya da hak sahibi olmadığı halde, hakkın sahibi olduğu izlenimi uyandıracak şekilde kullanmak.

c) Tecavüz teşkil eden fiilleri işlemek. Sınaî Mülkiyet Kanunu’na göre bu suçun faili; “Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişidir. ”Failin, bir tüzel kişinin organı veya temsilcisi olması halinde, cezai yaptırımı TCK’nin 45. Maddesi uyarınca hapis ve adli para cezasıdır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde her bir somut olay ve ilgili durum özelinde ayrı ayrı değerlendirmeler yapılarak hangi yasal imkanlara başvurulacağı münhasıran tespit edilmelidir.

İletişim: 
av.edabayrakli@gmail.com
avsevgisik@gmail.com

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *