Gün ışığının artık içimizi ısıtmasından öte birazcık da bunaltmaya başladığı, şehrimizin nem oranı yüzünden sıcakları misliyle hissettiğimiz yaz günlerinden hepinize merhaba;
Kabul ediyorum ki kısıtlamaların tam olarak bitmemesi, aşılamalarda yaşadığımız sorunlu süreç ve ülkemizin aldığı ekonomik çemberle birlikte ruhen çok iyi hissettiğimizi söyleyemeyiz. Bir ekonomist ya da yönetimsel işletme uzmanı olmadığım için de doların geldiği son duruma değinmeden yapılması gerektiği gibi kendi alanım olan hareket bilimi, diyetetik ve sağlıklı yaşam planlamalarıyla ilgili akademik ve mesleki tecrübelerimi siz değerli Grey dergi okuyucularımız için yazmaya başlayayım.
“Umutsuzluk yok.
Gül de açar, bülbül de öter!”
Üstat Sezai Karakoç’un bu birkaç kelimesi hayatımın her alanında bana güç veren sihirli kelimelerdir. “Gül de açacak, bülbül de ötecek!” 1,5 yıldır küresel bazda maddi manevi hepimiz sıkıntılar çekiyoruz ve hepimiz zorlanıyoruz. Bahar aylarını kaçırdık diye çoğumuz üzülüyoruz fakat hayat devam ediyor. Önümüzde kocaman bir yaz ve kocaman güzel mevsimler var.
Kanıtlanan psikoloji analizleri diyor ki: Psikolojik olarak huzurlu hissediyorsanız iç organlarınız ritmik ve sağlıklı çalışacaktır. Vücudunuz; bazal metabolizmasını tehlikeli virüslerle savaşmak için en yüksek seviyede tutacaktır. Pandemi koşulları ve küresel kararlar yüzünden plansız bir dönemde yaşıyor olsak da hayatımızı planlayarak hem beden sağlığımızı hem de ruh sağlığımızı koruyabileceğimizi unutmayalım.
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte vücudumuzda bir miskinlik olması, spor yapma arzumuzda azalmanın olması çok doğal. Canlı mikroorganizmalardan oluşan vücudumuzun bu dönemlerini ve eğilimlerini görüp doğru zamanda müdahale etmemiz hem beden sağlığımız hem de psikolojik sağlımız için çok önemlidir. Belki kış aylarında olduğu gibi uzun saatler spor yapacak sıvı dengemiz olamayacak ya da iştah sorunları çekeceğiz. İşte burası umutsuz olmamamız gereken ilk yer.
Yaz aylarında daha kısa yapılan spor süreleriyle daha hızlı yağ yakıldığını biliyor muydunuz?
Araştırmalar tekrar gösteriyor ki: Vücudumuz normal şartlar altında kas ve kemik yapısını korumaya çalışsa da sağlıklı kalabilmek için daha az enerji harcama eğiliminde olur. Kas depolarını küçültmek ister. Bu da tüm kan değerlerimizi kötü etkiler. Ayrıca 3 haftadan daha uzun süre spordan uzak kaldığımız zaman hareket tempolarında gerileme yaşayan vücudumuz esneklik ve kuvvet kaybı yaşar. Bu durum da hayat kalitemizi maalesef ki olumsuz etkiler. İçimizden gelmese bile, başlangıçta çok zorlandığımızı hissetsek bile bu kötü tempoya adapte olmamak için daha kısa sürelerde de olsa spor yaparak bunun önüne geçebiliriz.
Yaşınız ne olursa olsun masa başında çalışıyorsanız, uzun saatler spor yapacak iç gücünüz ve zamanınız yoksa bile kısa süreli egzersizler yapmayı ihmal etmeyin.
Bir diğer konu da hem psikolojik hem de fiziksel 2 olguyu içinde barındırıyor. Eğer uzun süreler spor yapmaya ara verirsek vücudumuz spor yapmak istemeyecektir ve tembelliğe alışacaktır. Bu durumu hepimiz yaşamış olmalıyız. Vücudumuza bu zararı vermeden önce müdahale etmek hayat kalitemizi arttıracağı gibi bağışıklığımızı da yüksek tutarak bizi viral hastalıklardan koruyacaktır.
Spor yaparken hepimiz fark etmişizdir. Bazı şeyleri bilmek için akademik makalelere bakmamıza gerek yoktur. Spor yaparken ki sizi bir düşünün. Çok yoğun geçen aşırı stresli bir günün ardından antrenman yapamayacak kadar kötü hissederken bile antrenmana girip çıktığınızda kendinizi çok daha mutlu hissetmiyor musunuz? Bu mutlu hissetme hali ikili ilişkilerimizden cilt sağlığımıza, iç organlarımızın sağlığından uyku kalitemize kadar her şeyi etkiliyor.
Mutlu hissetmek için de spor yapmanız gerektiğini unutmayın!
Son olarak da hayatlarımız evlerimizden devam ediyor. Evden çalışmaya başladığımız bu dönemlerde hareketsiz kalmamız bir yaşam biçimi olarak kabul görmekte. Yaşınız ne olursa olsun masa başında çalışıyorsanız, uzun saatler spor yapacak iç gücünüz ve zamanınız yoksa bile kısa süreli egzersizler yapmayı ihmal etmeyin. Uzun süre hareketsiz kalan bedenimizde olumsuz etkiler görülmeye başlayabilir: Kalp atım sayımız yavaşlarken beynimize dakikada giden oksijen oranı da düştüğü için kişisel ve mesleki verimimiz düşüşe geçebilir.
Elbette ki böyle komplike bir durumu sadece spor yaparak yenmek imkânsız fakat bir yerden başlamayı denemelisin. Her umudun kırıldığında, her yorulduğunda tekrar ayağa kalkmak için bir şeyler yapmalısın. Ben hayatımda olumlu kazanımlar zincirinin ilk adımını umutla birlikte spor yaparak ve sağlıklı beslenerek atıyorum.
Haydi sen de durma! Bir yerden başladığında her şeyin değiştiğini göreceksin. Yeni ayda görüşmek üzere...
Sporla kalın, huzurla kalın, umutla kalın...
Instagram: @tlghnc
0 Yorum