Hayatımızın son dönemini elimizden alan global pandemi ile evlerimizde daha fazla vakit geçirmeye başladık, haliyle hepimizin alışkanlıkları ve tercihleri maalesef değişti. Bu alışık olmadığımız düzene ayak uydurmaya çalışırken, günlük aktivitelerimizi de evlerimize uyarlamaya başladık. Günümüzün en büyük sosyalleşme ve rekreatif alanlarından biri olan spor tesislerinin da kapanmasıyla, kişisel tercihimiz olan spor yapma alışkanlıklarımızı da evlerimde yapmaya başladık. En azından deniyoruz. ☺
Temastan tamamen kaçındığımız bu günlerde 2020 sonrası yaşam tarzımızın ve planlarımızın değiştiği Vodafone-Trcell gibi iki büyük firmanın yaptığı araştırma da her şeyi gözler önüne seriyor. Araştırma ev tipi antrenman programları uygulamalarının kullanımı %75 oranında arttığını kişilerin kullanımının artmaya devam ederken şirketlerin de yeni aplikasyon üretiminde ar-ge çalışmalarına daha çok önem verdiğini gösteriyor.
Hepimizin fiziksel durumuna bakınca anlayacağı gibi evde kaldığımız dönemlerde yeme alışkanlıklarımız değişti ve değişmeye devam ediyor. Maalesef olumsuz yönde... Evet kilolu daha güzel ya da daha yakışıklı görünüyorsun iltifatlarını alıyor olabilirsiniz fakat bu düzen böyle gitmemeli. ☺ Yeni ve evlere uygun antrenman teknikleri aramak salgın döneminde yüzde 15, beslenme düzeni ve öğün önerisi ve takibini yapan uygulamalar ise %10 oranında artış gösterdi. Pandemi öncesinde akıllı telefon kullanan kullanıcıların yalnızca yüzde 30’u spor ve sağlıklı yaşamak için akıllı telefonunu kullandığı anlaşılırken, salgının önünün hala alınamamasıyla birlikte bu oranın yüzde 80’lere çıktığı gözlemleniyor.
Araştırma spor ve sağlık parametrelerinin kişiler için aslında ne kadar önemli olduğunu ortaya koyarken sanırım herkes spor yapma kurallarına uymak yerine sanırım artık kendi kurallarını koymanın yollarını da arıyor. Örneğin spor motivasyonu için kişilerin bazıları sert müzikler tercih ederken bazıları daha soft parçalar tercih etmektedir. Herkesin spor yaparken farklı müzik türleri tercihi bir yana müziğin spor yaparken motive ettiği de bir gerçek. Araştırma sonuçlarından bir tanesi de kullanıcıların yüzde 80’i evde egzersizlerini yaparken müzik dinlemeyi tercih ediyor. Eskilere göre de evde film ya da dizi izleyerek spor yapanların oranı ise yüzde 15 civarlarında kalmış.
Kullanıcıların yüzde 70’i antrenman ve egzersizlerini takip edebilmek için ilk tercihlerinin akıllı cihazlar ve giyilebilir teknoloji olduklarını belirtiyor.
Yine de ne olursa olsun insanoğlu özü gereği sosyalleşmeli ve Maslov piramidinde olduğu gibi kendini üst basamaklara çıkardıkça var olduğunu ruhsal olarak da hissedebilmeli. Bu girişimlerin hepsi özünde zaten umutlu olup savaşma eğilimi. Hepimizin bilinçsiz de olsa yaptığı bu savaş takdire şayan. Peki motivasyonmumuzu dönem dönem kaybettiğimizde ne yapmalıyız? Hadi birlikte inceleyelim.
Motivasyonunuzu kaybettiğnizde atıştırma yapmaktan çekinmeyin!
Tabi ki bu bildiğimiz atıştırmalar değil. ☺ Nasıl mı? Spor ve egzersizin insan psikolojisini güçlendirmede etkisi olduğunu anlatan psikiyatristler, evde kalınan bu zamanlarda her gün kesinlikle egzersiz ve spor yapılmasını tavsiye ediyor. Yarım saat egzersiz yapma gücünüzü kaybettiyseniz günde 5-6 defa 5’er dakikalık “atıştırmalık egzersiz” yapılmasını sağlık açısından hepimiz için uygun olacaktır. Bu tarz küçük yüklenmeler bile kan dolaşımımızı değiştirdiği için hormonlarımızı da olumlu yönde etkilemekte ve zamanla kaybettiğimiz motivemizi geri getirmede birebir.
Olumsuz düşüncelerle yatağınıza girmeyin!
Bu dönemde maalesef uyku sorunu yaşamayanımız yoktur. Giren çıkan kalori dengesini sağlayamayan vücudumuz psilokojik olarak da güçsüz düşmekte, hekimler yaşanan uyku sorunları daha önceden yoksa ve bu dönemde ortaya çıkıyorsa hem hareketsiz yaşamaktan hem de stresten olduğunu belirtmektedir. Bilindiği üzere stres uyku kaçırır. Kişi nasıl yatağa yatmadan önce kıyafetlerini çıkarıp, pijama giyiyorsa düşüncelerini de yatağa yatmadan önce çıkartması gerekmektedir. Çok kolay görünmese de yatağımıza girerken olumsuz düşüncelerimizi dışarıda bırakmamız gerekmektedir. Yatağa telefonla girmemek, kulak desibeline uygun yatıştırıcı müzikler dinlemek ya da küçük nefes egzersizleri yapmak uyku konusunda epey yardımcı olacaktır.
Duygu kontrolü yapmayı öğrenmek!
Maalesef sosyal mesafenin hayatlar kurtardığı bu günlerde en yakınlarımıza bile 1 yılı uzun süredir sarılmıyoruz... Bilimsel olarak sevdiğimiz kişilere sarılmak evrimsel süreçte dopamin seratonin gibi mutluluk hormonlarımızı arttırdığı bilinmekte, bir yandan da acaba sosyal mesafeli yaşam bizleri duygusuz kişiler yapar mı diye de düşünmüyor değilim. Her şeyin bizi zora soktuğu bu dönemde duygu kontrolü yapmak da bir zorunluluk oluyor. Hayal kurmaktan ve yeni güzel günleri düşünmekten asla vazgeçmeyin. Hiçbirimiz unutmamalıyız; "GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ, MOTORLARI MAVİLİKLERE SÜRECEĞİZ."
Bu dönemde hem kendinizi tanıyın hem kendinizi geliştirin!
Hepimizin şikayeti hayatın hızlı aktığı kendimize zaman ayıramadığımız ya da kişisel gelişimimizi eksik bıraktığımız değil miydi? Hepimiz bunu bir fırsat olarak düşünebiliriz. Merak ettiğiniz kültürleri araştırmak için bir fırsat olarak görün bunu, hiç başlayamadığınız o yeni bir yabancı dil için neden temelini şimdi atmayalım? Sizlere kendimden bir örnek vererek yazımı bitirmek istiyorum, küçük de olsa bir bahçeye sahibim. Bahçemde bu güne kadar hiç görmediğim yeni çiçekler, yeni bitkiler yetiştirmeye çalışıyorum. Evet çok yeni, bazen toprak beni hiç sevmiyor. ☺ Fakat 3,4 hafta sonra o topraktan gelen filizler, aromatik güzel kokular ve toprağa dokunma hissi beni çok iyi hissettiriyor.
Çince de dendiği gibi 'kriz varsa fırsata çevir.' İçsel yolculuğumuzda kendimizi daha iyi tanırken pandemi sonrasına kendine bir şeyler katmış yeni biri olarak çıkalım. Ben yapıyorum, hepimiz yapabiliriz. Hepinize sevgiler manen de olsa hepinizi içten ve sımsıkı kucaklıyorum.
Instagram: @tlghn
0 Yorum