Toplumun istisnasız her kesiminin söyleyecek bir sözü olduğu, kendi kısıtlı tecrübelerinden, evrensel tasarım ilkeleriymiş gibi baskın bir savunmayla bahsettiği bir alandan bahsedeceğim… Mimarlık.

Mekân üretmek; olmayanı düşlemek hep çok büyülü hatta biraz delice, biraz oyunludur. Topografyanın sundukları, yerel malzeme, kullanıcı profili, kültürü, bölgenin iklimi, yönlenmesi ve daha birçok etkenin yön verdiği bir oyundur aslında mekân tasarımı. Öyle bir oyun ki; kurallar her bir proje alanına göre yeniden düşünülür, her seferinde yeni bir oyun kurmak gerekir. Daha önceki akımlar, üsluplar irdelenir. İdeal dünyada böyle şahane senaryolar olabilir işte… Ta ki… Tasarımın biricikliği; paranın, bilgisizliğin ve aceleciliğin karşısında gümüş bir tabuta kapatılana dek.

Sabah o yastıktan kaldırıyorum başımı efendim, bakıyorum dikilmiş yine eklektik olmayı dahi beceremeyen yeni bir bina. Her yerde birbirinden alakasız, uyumsuz, ne bulunduğu bölgeyle bir bağı ne de kendi cephesi içinde bir dili olan ucubeler. Cephelerde binbir üslubu bir arada “andıran” -bakın barındıran demiyorum, andıran- Yunan sütunları, taşıyıcılığı olmayan payandalar, üçgen alınlıklar, betonarme bina üzerine taş duvar izlenimi vermeye çalışan kaplamalar, kenarda bir kontur oluşturmaya çalışan kompozit çerçeveler… Üniversite yıllarımda, Prof. Dr. Bülent Özel Hocamın eklektisizm tanımı vardı. “Bıyık bırakmak bir seçimdir, bırakılabilir. Lakin berbere gidip falancanın bıyığından istiyorum dersen bu eklektisizmdir.”

Şimdiyse o falancanın bıyığı, falancaların bıyığına dönmüş durumda. O da olsun, buna da benzesin, şunu da andırsın, bunu da koyalım.

Biricik tasarım anlayışı denince ilk akla gelen örneklere bakalım...

Frank Lloyd Wright’ın Şelale Evi ait olduğu toprakla öyle bir bütünlüğe sahiptir ki, doğanın bir parçasıymış gibi algılarsınız binayı.

Cephesinde dalgalı deniz ve deniz yosunlarını yansıtmaya çalışan şair ruhlu Mimar Gaudi’nin Casa Mila’sını es geçemeyiz. Binanın yapımı 6 yıl kadar sürmüş. Nedeni de; büyük oranda, belediyenin yapım koşullarına aykırı olması yüzünden sık sık uygulamayı durdurması ve ceza kesmesi olmuş. Ne kadar tuhaf değil mi? Şu an Unesco Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve Barcelona’nın simgesi haline gelmiş eserlerinden biri olan bu binanın uygulama esnasında yönetmeliğe aykırı denilerek defalarca yapım süreci durdurulmuş.

Tadao Ando’nun Işık Kilisesi… Kilisenin doğu yönü haricindeki kısmı beton bir kabuktan tasarlanmış. Bu beton kabuk mekâna karanlık ve durgun bir his katarken, doğu yönde haç şeklinde bırakılan duvar boşluğu çok güçlü bir uhrevi etki yaratıyor. İşlevin formla uyumu müthiş bir heyecan uyandırıyor.

Verdiğim örneklerin hepsi ait oldukları yere göre, hizmet edecekleri işleve göre müthiş bir incelikle, oyunla, zekayla tasarlanmış yapılar. Falancanın bıyığıyla hiç ilgilenmemişler.

Hem bürokratik hem mesleki hem de toplumsal olarak daha çok düşünmeye, üretmeye, kuralları baltalamak için değil yapılacak işi yüceltmek için belirlemeye çalışırsak belki kırarız bu kendi kuyruğunu yiyen yılanın sonsuz döngüsünü…

Instagram: restartmimarlikrestorasyon

 

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *