Sevgili Grey Okuyucuları, öncelikle hepinize merhabalar.
Ocak ayının ve yeni yılın ilk yazısıyla sizlerleyim.
Yeni yıldan hepimize, özellikle şu günlerde en çok ihtiyacımız olan sağlık ve mutluluğu getirmesini diliyorum. Umarım, bu yıl şehrimizdeki kültür ve sanat etkinliklerine maskelerimizi çıkarıp gönül rahatlığıyla katılım gösterebileceğimiz bir yıl olur.
Haydi, gelin hep beraber biraz Olympos’a gidelim ve 2018 yılının fantastik türde en iyi romanı seçilen kitabını beraber inceleyelim.
Kafeste beslenen bir kuş gibi olmayacağım, diye düşündüm. Kafesin kapısı açıkken bile uçmayacak kadar aptal olmayacağım.
Titanların en güçlüsü Helios ve Okeanos’un Nympha kızlarından biri olan Perses’in ilk çocuğu olarak doğan Kirke, kendisi gibi yarı tanrı olan kardeşlerinin doğumunun ardından, ailesi tarafından fazla ilgi görmez; çünkü kardeşlerinin güçleri vardır ama Kirke henüz güçlerini keşfedememiştir. Bu durum onu, ailesinden uzaklaştırır. Kendisini bulunduğu evrende yalnız hisseder.
Yarı tanrı Kirke, yavaş yavaş cadılık güçlerini fark eder; ama bu güçler, babasının gözüyle ateş yakması, Eros’un ok saplayıp insanları birbirine aşık etmesi, Zeus’un şimşek çaktırması gibi bir şey değildir. O, iksirleri için otlar toplar, mevsimlerin geçmesini bekler... Yani Kirke için süreç diğer tanrılara göre yavaş ilerler. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi Kirke bir ölümlüye aşık olur. Neyse daha fazla spoiler vermeden biraz daha kitaptan bahsetmeye devam edeyim.
“Birinin gözünde bir kıymetim olsaydı yalnız yaşamama izin verilmezdi zaten.”
Herkes fantastik türde roman okumayı sevmez, çoğu insana bu romanlardaki dünya gerçekçi gelmez. Okuyucu romanı okudukça bir türlü içine giremez. Ben de o okuyuculardanım; ama bu romanda Kirke’nin hikayesini kendisinden dinlediğimiz için bizi kendisine çok yakın hissettiriyor, okuyucu ile arasında samimiyet oluşturuyor, bu da kitaptaki evrene daha kolay adapte olmamızı sağlıyor.
Mitolojiye ilgisi olanların merakla ve severek okuyacağına eminim. İyi okumalar...
Instagram: @sevoskrc
0 Yorum