Yıllardır bazı konuları belirli aralıklarla yazmam bir alışkanlık haline geldi. Bu konular arasında “emniyet kemeri kullanımı” ilk sıralarda yer alıyor. Basit bir önlemle olası kazalarda hayatta kalma ya da yaralanma riskini ciddi oranda azaltan emniyet kemerini takma alışkanlığını bir türlü edinemeyen yolcu ve sürücülerin sayısı hala çok fazla.

Gelin önce emniyet kemerinin tarihine kısa bir bakış atalım. Otomobil dünyası birçok teknolojiyi havacılıktan almıştır. Emniyet kemeri de bunlardan biri. Bilinen ilk emniyet kemeri İngiliz Mühendis George Cayley tarafından 1800’lü yılların başlarında planörde kullanılmış. 1885 yılında Amerikalı Edward J. Claghorn, turistlerin New York taksilerinden düşmesini önlemek 13 için geliştirdiği emniyet kemerinin patentini almış. 1940’lı yıllara kadar çok yaygınlaşmayan basit emniyet kemerleri yarış otomobillerinde kullanılırken 1946 yılında Dr. Hunter Shelden yaptığı araştırmada basit yapılı emniyet kemerlerinin çok faydalı olmadığı yönünde sonuca varırken geri çekilebilen tip emniyet kemerini de geliştirmiş. Amerikan otomobil markası Nash, 1949 yılında opsiyon donanım olarak emniyet kemeri sunmaya başlayıp 40 bin otomobili bu şekilde üretirken müşterilerin büyük çoğunluğu kemerlerin çıkarılmasını istemiş. Ford’da 1955 yılında aynı yola başvurmuş ve satılan otomobillerin sadece % 2’si emniyet kemerli satılmış. Saab ise 1958 yılında GT 750 modelinde emniyet kemerlerini standart hale getirmiştir.

Bugün tüm otomobillerde kullanılan 3 noktalı emniyet kemeri ise 1959 yılında daha önce Saab’ın uçak bölümünde fırlatma koltukları üzerinde çalışan Volvo Mühendisi Nils Bohlin tarafından geliştirildi. Volvo patent haklarından vazgeçip tüm otomobil üreticilerinin 3 noktalı emniyet kemeri kullanmasına izin verdi. Teknoloji ilerledikçe, yüksekliği ayarlanabilen emniyet kemerleri sonrasında da ön gergili emniyet kemerleri hayatımıza girdi.

“BENİ ÇOK SIKIYOR, O YÜZDEN TAKMIYORUM”, “NE GEREK VAR, ZATEN YAVAŞ GİDİYORUM” GİBİ BAHANELERLE EMNİYET KEMERİ TAKMAYANLARI OLASI BİR KAZADA MAALESEF OLMASI GEREKENDEN DAHA AĞIR SONUÇLAR BEKLİYOR. BUNUN SEBEBİ DE BASİT; FİZİK KURALLARI!

Peki, bilim adamları emniyet kemerleri için niye bu kadar uğraştı? Yanıt basit; hayat kurtarmak için! “Beni çok sıkıyor, o yüzden takmıyorum”, “Ne gerek var, zaten yavaş gidiyorum” gibi bahanelerle emniyet kemeri takmayanları olası bir kazada maalesef olması gerekenden daha ağır sonuçlar bekliyor. Bunun sebebi de basit; fizik kuralları! Nedense bazı sürücü ve yolcular, fizik kurallarının kendilerine işlemeyeceğini zannediyor. Zaten önemli bir kısmı da fizik kurallarından habersiz ki bu da eğitim sistemimizin eksikliği.

Bir araç hareket halindeyken kaç km/s hızla ilerliyorsa araç içindekilerin de hızı aynıdır. Sürücü frene bastığında ya da araç bir yere çarptığında hızı azalır hatta sıfıra düşerken araç içindekiler frene basılmadan ya da çarpmadan önceki hızla ilerlemeye devam eder. İşte, emniyet kemeri aslında bu noktada bedenimizin fren sistemi olarak görev yapar ve bedenimizi yavaşlatır ya da durdurur. Kazalarda araçtan fırlayanların emniyet kemeri takmayanlar ya da yanlış takanlar olduğunu anlamak da güç değil. Tabii bir de hava yastığı faktörü unutulmamalı. Hava yastıkları ile emniyet kemerleri koordineli çalışacak şekilde geliştirilir. Emniyet kemeri takılmaz ya da yanlış takılırsa koruma önlemi yerini zarar veren nesneye bırakır. Üç noktalı emniyet kemerinin mutlaka omuzla boyun arasından geçmesi ve karın bölgesine sıkı şekilde oturması gerekir. Doğru takılmış emniyet kemerleri ölüm ve yaralanmaları ciddi oranda azaltır. Tabii arka koltuklarda da emniyet kemeri takılması şarttır. Arka koltukta oturan ve emniyet kemeri takmayan yolcu, öne doğru fırlayıp sürücü ya da yolcunun ölümüne sebep olabilir.

Canını seven emniyet kemeri taksın!

Instagram: @halitbolkan 

 

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *