KİLO VERME, ZİHİNDE BAŞLAR VE ZİHİNDE BİTER. EĞER SİZ, ZİHNİNİZDE BİR ŞEYE KARAR VERDİYSENİZ BU HANGİ KONU OLURSA OLSUN İSTER KİLO VERMEK, İSTER İŞ HAYATINIZ, İSTER SABAH KALKIP HANGİ YEMEĞİ YAPACAĞINIZ YA DA BAMBAŞKA BİR ŞEY... O KARARI VERDİĞİNİZ ZAMAN; KENDİLİĞİNİZDEN ANA TEMEL ALTYAPINIZI OLUŞTURMUŞ OLUYORSUNUZ. BEYNİNİZDEKİ O ANA TEMELİ HAZIRLADIĞINIZ ZAMAN, YEMEĞİ HAZIRLAMAK YA DA PLANLADIĞINIZ BAŞKA BİR İŞİ YAPMAK KOLAYLAŞIYOR. BİZ BURADA BUNU YAPIYORUZ, KİŞİNİN ZİHNİNDEKİ PROBLEMLERİ ÇÖZÜYORUZ. O PROBLEMLERİ ÇÖZDÜKTEN, YANİ O KARA NOKTAYI BULDUKTAN SONRA KİLİDİ AÇIYORUZ. VE BÖYLECE SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE KİLO VERMEYE BAŞLIYORUZ.

DİYOR HUNZA CAMP KURUCUSU TUĞBA CİĞERDELEN... VE DEVAMINDA DA VERDİĞİ FAYDALI BİLGİLERLE BİZLERİ AYDINLATMAYA DEVAM EDİYOR...

Bahsettiğiniz o kara noktayı oluşturan unsurlar hayatın içerisinde nelerdir, bizi bunu nasıl açıyoruz ve bize neler kazandırıyor?
Kara noktayı oluşturan durumlara kendimden örnek verirsem: Ben doğum yaptım. Doğumdan sonra çok büyük kilolar aldım, bendeki kara nokta; “Ye sütün olur." dediler. Yemek benim hoşuma gitti. Çocuk bana ağır geldi. Psikolojik bir baskım vardı, hayatıma yeni bir kişi girmişti ve bütün sorumluluğu bendeydi. Bu bendeki sorumluluk bana ağır geldi. O ağırlığı, yemek yiyerek çözdüm. İnsanlar da beni bir şekilde desteklediler ve bendeki kara yapı, o olguda oluştu. Ben bunu kendimce masum bir şeye dönüştürdüm. Bu, her insanın hayatında başka bir evredir, bambaşka sonuçları vardır. Bendekini çocuk tetikledi ve hayatımda birtakım şeylerin ağır geldiğini o dönemde keşfedemiyordum. Onu algılamam çok uzun zaman sürdü. Herkeste bambaşka şeyler olur. Kiminin ailesiyle problemi olur, kiminin huzursuzluğu olur, kimine benimki gibi çocuk ağır gelmiştir, kimi hamilelik sonrasında doğum sendromu dediğimiz şeyi yaşar, kiminin bambaşka yeme alışkanlıkları, bağımlılıkları vardır. Bu bağımlılıklar kötü anlamda... Yani şöyle: Çerez bağımlılığı cips bağımlılığı, kola bağımlılığı....

Altta gelen bir sebep vardır ama genelde bu kadar kilo almanın sebepleri mutsuzluktan ve yükünün ağır gelmesinden kaynaklanıyor. İşte biz o önemli noktayı buluyoruz.

Bu noktayı bulmak için neler yapıyorsunuz, nasıl teknikler, nasıl metodlar kullanıyorsunuz, kişiye nasıl dokunuyorsunuz?
Bize gelen kişiye, “Kilo vermen lazım!” diyerek yaklaşmıyoruz. Biz sağlıklı yaşam merkeziyiz. Tabii ki kilo vermek için bize para ödüyor ama biz, önce kişinin beyindeki o kara noktayı yakalayıp yani sebebini bulup o sebebin altında yatanları çözmeye çalışıyoruz. Bunu da psikoloğumuzdan yardım alarak yapıyoruz. Psikolog desteği devam ederken insanlar kendini daha rahat, daha hafif hissediyorlar. Kendileri, beyinlerindeki o çözümlemeyi yaptıklarında; karşımızda bambaşka bir kişi, bambaşka bir istek, bambaşka bir yeme isteği, bambaşka bir spor yapma isteğiyle karşılaşıyoruz. Bu da kişiyi mutlu ediyor. Her gün yaptığı spor, yediği az yemek onu mutsuz etmek yerine onu mutlu etmeye başlıyor; çünkü yaşam döngüsü değişiyor.

Buna ortalama ne kadar sürede sahip olabiliyorlar? Mesela ben 104 kilodan 80 kiloya üç ayda düştüm ve çok pişmanım, çünkü ben 3 ayda bunu yapabiliyordum neden daha önce bunu yapmadım, diye düşünüyorum...
Çünkü önceden seni tetikleyen birtakım sıkıntılar vardır. O yüzden yapmamışsındır.

Evet bir sürü bahanelerim ve gerekçelerim vardı.
Evet, mutlaka bahaneler, gerekçeler senin hayatını zorlaştıran ekonomik sıkıntılar, eşinle sorunların olabilir... Bunlar zaten, insanı yeme alışkanlığına itiyor. O problemleri çözdüğünüz süre kişiden kişiye değişiyor. Bize gelen bir kişiye biz 10 günde de yardımcı olabiliyoruz, problemlerini çözüp kilo verdirmeye ya da kilo aldırmaya başlayabiliyoruz veya kişi çok kilitlidir, anlatmak istemediği, kendine sakladığı, çok arka planda kalan ve bizim de keşfetmemizi istemediği birtakım şeyler vardır. Kişi, kendini bize açmakta çok zorlanıyorsa biz bu süreyi 1 aya da uzatabiliyoruz. Bu tamamen psikologla kişinin arasındaki konuşma, güven, kişinin kendini ne kadar açabildiğiyle ilgili bir durum, Kişi bize gelmiştir ama isteyerek mi geldi, yoksa birilerinin zoruyla mı geldi, toplum baskısıyla mı geldi onu bulmak çok önemli. Onu bulmak da 10 gün ile 1 ay arasında değişiyor. Bu süreçte yine kilo veriyor sadece o algıyı oturtabilmek bizim zamanımızı alıyor.

YAŞAM DÖNGÜSÜ; BİZİM HAYATIMIZI OLUŞTURAN ANA TEMEL NE VARSA SEVGİ, SAYGI, HUZUR, BESLENME, SU İÇME, UYKU DÜZENİ, MUTLULUK... BUNLARIN HEPSİ BİRBİRİNİ BÜTÜNLEYEN ŞEYLER.

Sonra o, kişinin yaşam biçimini değiştiriyor. Kişide alışkanlık haline geliyor, öyle değil mi?
Evet, aynen öyle... Kişi burada ne öğrendiyse bizden çıktıktan sonra da aynı şeyleri idame ettiriyor. Günlük sporunu yapıyor. Günlük sporunu nasıl yapıyor? Akşam yemekten sonra kalkıyor, yürüyor. Eskiden oturup tv izliyordu ama şimdi kalkıp “Ben bir yürüyeyim.” diyor. Bir gün yemeği çok kaçırıyorsa ertesi gün onu dengelemeyi öğreniyor, ertesi gün daha hafif atıştırıp, hareket edip, daha fazla spor yapıp onu dengeliyor. Özgüveni artıyor ki; özgüven çok önemli bir şey, herkesin ihtiyaç duyduğu bir şey. Özgüveni arttığı için de; ailesine, etrafındakilere topluma daha farklı, daha sevgi dolu ve mutlu gözlerle bakabiliyor.

Şimdi biz burada şuna değindik: İşin içinde psikoloji var, yaşam tarzı var. Biz burada bu yaptığımız işlemle bedene dokunduk. Peki, ruhu nasıl arındıracağız, ruha nasıl dokunabiliriz?
Yoga yaparak, nefes terapileri yaparak arındırıyoruz. Sakinlik, dinginlik, hareketlilikten bir tık daha normal yaşama geçme, normal yaşamda; stres yönetimi, bedensel temizlenme dediğimiz durum...

Her şeyden önce hiçbirimiz doğru nefes almıyoruz. Aslında insanlar doğduklarında doğru nefes alarak doğuyorlar. Anne karnından çıkan çocuk ilk bir ay doğru nefes alıyor; karnından nefes alıyor ve karnından nefes veriyor. Biz ise göğsümüzden nefes alıyoruz. Nefes alırken göğsümüzü şişiriyoruz. Halbuki karından nefes almak gerekiyor. Bize gelen kişi, doğru nefes almayı da öğrenmiş oluyor. Bu sefer hastalıkları da azalıyor. Grip olacaksa olmuyor çünkü burundan nefes alıp burundan nefes vermeye başlıyor. Asla ağızdan nefes alınıp ağızdan nefes verilmemelidir; çünkü ağızdan nefes aldığınızda bademciklere mikrop çok rahat yerleşebiliyor. Burun deliklerimizin bile iki tane olması Yaradanın bir mucizesi; çünkü bir tanesi tıkandığında diğerinden nefes alabiliyorsun. Vücudumuzdaki her şey bir mucize, Yaradan öyle güzel yaratmış ki... Ama bizler bunu kullanmayı bilmiyoruz.

Biz de iki tane nefes tekniği var. Biri karın nefesi diğeri göğüs nefesi. Karnınızdan nefes almayı öğrendiğiniz de vücudunuzdaki bir çok organınızı rahatlatıyorsunuz. Akciğerinizi, böbreğinizi, dalağınızı rahatlatıyorsunuz... Bir sürü hastalığa dur demiş oluyorsunuz.

Bu nefes terapilerinde, tekniklerinde ağlayan çok insan var.
O bambaşka bir şey şöyle; nefes terapisinde, psikologla yapılan nefes terapisi vardır. Bir de yoga eğitmeniyle yapılan nefes terapisi vardır. Bu ikisi çok karıştırılıyor. Psikologların yaptığı nefes terapisi insanların hem zihinsel hem bedensel arınmasına sağlıyor. Vücudunuzdaki her şeyi terapiyle atıyorsunuz.

Burada yapılan nefes terapisiyse; genel, yüzeysel, doğru nefes almak, organlarımızı temiz tutabilmek ve bizim hastalıklara karşı korunmamızı sağlamaya yönelik. Ama bizim psikoloğumuz da nefes terapisi yapıyor. O çok ayrı bir şey; orada vücudunuzdaki bütün stresi, bütün gerginliği, isterseniz ağlayarak, isterseniz bağırararak atıyorsunuz. Kimi zaman kriz geçirenler de oldu... Kimi insansa hiç tepki vermeden donup kalabiliyor. O çok başka bir durum ama...
Diğer tarafta yapılan nefes terapisinde amaç; kendimizi çözümlemektir, bedenimizdeki kötü düşünceyi ve bizi rahatsız eden her şeyi, çocukluğumuzdan başlayan bugüne kadar olan her şeyi temizlemektir. Bu iki nefes terapisi uç noktalardır.

Biz burada hem bedenimizi hem ruhumuzu doğru kullanmayı öğrenebiliriz aslında. Bu da insanın kendisini açmasına göre 10 günde 1 ayda değişebilir.
Bazen kişi kendini hiç açmak da istemeyebilir. O ruh halini anlamak, o ruh halini algılayabilmek önemli. Bazı zamanlar kişiye nasıl yaklaşacağımızı bilemeyebiliyoruz. Böyle durumlarda psikoloğumuzdan yardım alıyoruz. Biz, kişiye nasıl yaklaşmalıyız kısmında psikolog bizi yönlendiriyor. Ekip de ona göre hareket ediyor. Hiç birbirimizi tanımadan bir araya geliyoruz. Bir araya geldiğimizde elektriğimizin tutması lazım, uyum sağlamamız lazım ki istediğimiz sonuçları alalım.

Pandemi başladığından bu yana hiçbir şekilde toplu taşıma kullanmıyoruz. Kendimizi toplumdan soyutlamış durumdayız. İstedikleri takdirde kendi Hes kodlarımızı müşteriye verebiliriz. İstedikleri gibi kontrol edebilirler. Biz de buraya müşteriyi Hes koduyla alıyoruz.

Bu dönemi yada pandemiyi genel olarak baz alırsak şu an, burada hangi periyodlarda ve nasıl misafir kabul ediyoruz?
Biz çok dikkat ediyoruz, ekibimiz çok dikkatli, bütün önlemleri kendimizce aldık. Şöyle önlemler aldık: Eskiden servisimiz yoktu. Pandemi döneminde toplu taşıma araçlarını kullanmamak adına personellerimizin ulaşımlarını servisle sağlıyoruz. Kızların hayatına birtakım kısıtlamalar koydum.
Özür dilerim benimle çalışmak çok zor (gülüyor) Herhangi bir yere gidemiyorlar, misafir kabul edemiyorlar sadece aileleriyle görüşüyorlar onu da belli periyotlarla yapıyorlar ve kafe gibi mekanlarda görüşmüyorlar. Onlar benden daha bilinçliler zaten. Hunza Camp’ta çalışanlar aslında baskı altında (gülüyor) Hiçbir şekilde toplu taşıma kullanmıyoruz. Kendimizi toplumdan soyutlamış durumdayız. İstedikleri takdirde kendi Hes kodlarımızı müşteriye verebiliriz. İstedikleri gibi kontrol edebilirler.
Biz de buraya müşteriyi Hes koduyla alıyoruz. Hastalığın semptomları kişiden kişiye değiştiği için ben ateş ölçmeye çok güvenmiyorum. Ateş  aldatıcı bir unsur olabiliyor. Kişinin başı ağrıyordur, ilaç alır, ilaç ateşini de düşürür. Hocalarımız ders yaparken mutlaka maske, eldiven, mesafe, siperlik gibi kurallara dikkat ediyor. Bu dönemde, kapasitemizi yarı yarıya düşürdük. Bir üyemizin dersi saat 9.00’da başlayıp 10.00’da dersi bitiyor. Diğer üyemiz saat 11.00’de geliyor. Aşağı yukarı arada bir saat zaman bırakıyoruz. Bu sürede salonu hem temizleyip dezenfekte ediyoruz hem de havalandırıyoruz. Bütün ürünlerimiz tek kullanımlık; üyelerimizin kullanabileceği terlikler, havlular, üyelere özel lavabo ve banyodaki sabunlara kadar her şey...

Kapasite yarı yarıya düşürüldü. Personel ciddi tedbirli yaşıyor ve gelen müşteriler arasında ciddi bir zaman boşluğu var ki ortamda herhangi bir kalıntı olmasın.
Evet, gelen misafirlerden Hes kodlarını alıyoruz. Kontrol ediyoruz. Bizim müşterilerimiz zaten çok bilinçli kişiler. Vücutlarında biraz kırıklık olduğunda o gün gelmiyorlar, kendilerini takibe alıyorlar.
Giriş çıkış saatlerini kontrol ediyoruz, zaten randevulu sistemle çalışıyoruz.

Saat kaçta açıp, kaçta kapatıyorsunuz?
Saat 9.00’ da açıp 6.00’da kapatıyoruz. Biz ezelden beri bu şekilde çalışıyoruz. Akşam saatlerinde gelmek isteyen müşterimiz olduğunda esnek olabiliyoruz. 6.00’dan 8.00’e kadar, bir kişi olmak üzere alıyoruz.

Randevulu olmak şartıyla
Evet, açıldığımız günden beri randevusuz olarak çalışmıyoruz...

Instagram: @hunza_camp

0 Yorum

Yorum Alanı

Lütfen gerekli Alanları Doldurunuz *