Yaptığı işlemlerde sanat ve tıbbı birleştiren, güzel ve sağlıklı nefes alan bir burun ile hayat kalitenizi artırmayı hedefleyen Kocaeli’nin başarılı KBB Uzmanı Op. Dr. Erkan Esen ile estetik ve estetik görünüşe dair her şeyi konuştuğumuz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Kapak çekimindeki enerjisine ve samimiyetine hayran kaldığımız Erkan Bey’in hastalarının neden onu tercih ettiğini bir kez daha anlamış olduk. Yaptığı profesyonel işlemlerin yanı sıra nazik tavrıyla bizi etkileyen Erkan Bey’in enerjisini umarım sizlerde okuduğunuz sayfalardan hissedebilirsiniz. Haydi, sayfaları çevirmeye başlayın!
Merhabalar Erkan Bey, Grey’in şubat kapağına hoş geldiniz. Okurlarımız için sizi tanıyabilir miyiz?
Merhabalar. Öncelikle teşekkür ediyorum. Ben 1979 Bolu doğumluyum. Evli ve iki çocuk babasıyım. İlköğrenimimi Bolu’da tamamladıktan sonra orta-lise eğitimini Bolu İzzet Baysal Anadolu Lisesi’nde bitirdim. 1997 yılında K.T.Ü. Tıp Fakültesinde eğitime başladım, 2005-2010 tarihleri arasında Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimimi yaptım. Mecburi hizmet ve askerlik görevlerimi yerine getirdikten sonra 2013-2019 yıllarında S.B.Ü. Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda görevime devam ettim. 2019 Ekim-Eylül 2021 tarihleri arasında Özel Konak Hastanesi’nde görev aldım. 2021 Eylül ayından itibaren ise özel kliniğimde hizmet vermeye devam ediyorum.
Yaptığınız estetik uygulamalardan söz eder misiniz?
Şu an benim yaptığım iş aslında sanat ve tıbbın birleştiği bir durumdur. Sadece estetik işlemler değil aynı zamanda hastanın şifaya kavuşmasını sağlıyoruz. Bununla birlikte; burun estetiği, dudak ve burun dolgusu, botox, kulak estetiği, göz kapağı estetiği işlemlerini yapıyorum.
Estetik işlemlerin hayat kalitesini etkilediğini düşünüyor musunuz? Öncesi ve sonrası olarak nasıl tanımlarsınız?
Evet, estetik işlemler hayat kalitesini yüksek oranda olumlu bir yönde etkiliyor. Bir KBB Uzmanı olarak öncelikle benim için hastanın nefes alabiliyor olması, devamında ise güzel ve doğallığını kaybetmeyen, kişinin yüzüne en uygun bir burun olması önemli. Bunların hepsi bir araya geldiğinde sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sunmuş oluyoruz. Hastalarımız da sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam ediyorlar. İnsanlar bu işlemlerden sonra psikolojik açıdan daha özgüvenliler ve hayata daha pozitif bakıyorlar.
Son zamanlarda ameliyatsız burun estetiğinin popüler olduğu işlemler gündemde. Bu işlem hakkında ne düşünüyorsunuz ve siz de uyguluyor musunuz?
Minimal invaziv diye tanımladığımız ameliyatsız işlemler evet çok popüler ama burada anahtar durum her hastada sonucun aynı olmayacağıdır. Her yüz yapısı ameliyatsız işlemlere uygun değildir. Burada önemli olan hastanın istekleri ve yüz yapısı hangi işleme uygun ise beraber ona karar verip yolumuza o şekilde devam ediyoruz. Bu tarz küçük işlemler kısa sürede büyük değişimlere yol açabiliyor.
Çalışmak için motivasyon kaynağınız nedir?
Çalışmak için motivasyon kaynağım; ameliyat sonrası hastalarımın gözlerinin içi gülerek mutluluklarını yaşamalarıdır. Gelecekteki hayatlarında daha sağlıklı, daha güzel görünümle devam etmeleri beni çok mutlu ediyor.
Siz estetik görünüşü nasıl tanımlarsınız? Sizin için estetik olan nedir?
Öncelikle estetik görünüş kişinin kendini en iyi hissettiği, görüntü açısından mutlu hissettiği neyse o olmalı. Benim için de bu şekilde. Hastalarımın ameliyat sonrası kendilerini iyi hissetmeleri, sağlıklı, doğal nefes almaları ve hayat kalitelerinin artması, bunun sonucunda da mutlu olmaları ilk amacım.
Her dönem değişen bir güzellik algısı var ve bu algılara göre hareket edilmesi sonucunda mutsuz bir hasta profili oluyor. 1980-1990’larda çok aşırı kalkık burunlar modayken şu an bu durum tam tersine dönmüş bulunmakta. O dönem moda akımından etkilenip bu şekilde ameliyat olanların şu an bu durumdan mutsuz olduğunu düşünüyorum.
Sizce insanların estetik cerrahlarına karşı yaklaşımı nasıl? Genel olarak önyargılılar mı?
Estetik ameliyatları artık çok fazla yaygınlaştığı için bu önyargı algısının eskiye göre azaldığını düşünüyorum. Eskiden bu tarz işlemler ayıp olarak düşünülürken artık günlük hayatımızda normalleşmiş bir durumdadır. Ufak dolgu, botox gibi işlemler günlük rutinimize girmiş bulunuyor. Daha büyük işlemlerde de günümüz şartlarında teknoloji ve cerrahlarımızın kalitesinin artması sebebiyle hastalarında ulaşması kolaylaşmıştır.
Yılların verdiği tecrübe ile algıda seçici olduğunuzu söyleyebiliriz diye düşünüyorum. Doktor kimliğiniz olmadan dışarıdan insanları gözlemlediğinizde direkt bazı detaylar gözünüze çarpıyor mu?
Evet, maalesef bu durumu bende yaşıyorum. Mesleki deformasyon diyebiliriz. Asansöre bindiğimde, markete gittiğimde ister istemez gözüm insanların burnuna ve kulaklarına kayıyor. Kafamda ufak bir ameliyat planı bile oluşuyor bazen.
Sosyal medya bu konuda bazen insanları olumsuz yönde etkilemektedir. Bazen insanlar yarış içine girebiliyorlar. Oysa ki başkalarının etkisi altında kalmadan, kişinin kendini iyi hissettiği görünüm en ideal olanıdır.
Sosyal medya sağ olsun her gün bir sürü magazin haberine şahit oluyoruz. “… estetik oldu.” “…estetik yüzünden tanınmaz hale geldi.’’gibi... Sizce estetiğin sınırı nedir? Hangi noktada durulması gerekir?
Hastalar bu konuda sınırlarını kendileri belirlemelidir çünkü bunun genel anlamda hiçbir sınırı yok. Güzel ve doğal bir görünümü yakaladığımda ben; tamam bu olmuştur, istediğimi başardım diyorum. Çünkü benim için önemli olan şey her zaman doğal bir görünüm. Sosyal medya bu konuda bazen insanları olumsuz yönde etkilemektedir. Bazen insanlar yarış içine girebiliyorlar. Oysa ki başkalarının etkisi altında kalmadan, kişinin kendini iyi hissettiği görünüm en ideal olanıdır. Çok sık ve gereksiz estetik işlem tekrarı da insan vücuduna zarar veren bir durumdur. Bizim bir sözümüz vardır; “İlaçla zehir arasındaki tek fark dozudur.”
“Ben bu kişiye benzemek istiyorum.” ya da “Uygulamadaki filtreli halime benzemek istiyorum.” diye gelenler oluyor mu? Oluyorsa o noktada, bu işe nasıl bir çözüm buluyorsunuz?
Evet, bu gibi durumlarla çok fazla karşılaşıyorum. Fakat bu benim kaçındığım bir durum. Önceliğim hastanın rahat nefes alabilmesi sonrasında ise yüzüne yakışan en uygun burun olması. Bu taleple bana gelindiğinde ise her yüz tipinin, cilt yapısının, herkese yakışan burnun farklı olduğunu, yüze en çok yakışan burnu yapabileceğimi açıklıyorum ve bu doğrultuda ilerlemeye çalışıyorum.
Zaman akışına göre farklı güzellik algıları moda oluyor. Kimi zaman büyük meme, küçük burun kimi zaman ise tam tersi. Bu noktada estetik, modayı takip ediyor diyebilir miyiz?
Evet, estetik modayı takip ediyor diyebiliriz ama benim açımdan doğru olanı kişi kendini mutlu hissettiği noktada durmalı. Bu gibi durumlarda modayı takip ettiğimizde önümüzdeki dönemlerde değişiklik oluyor, moda algıları tamamen değişiyor.
Ne yazık ki estetik ameliyatların çoğunda geriye dönüş çok zor oluyor. Her dönem değişen bir güzellik algısı var ve bu algılara göre hareket edilmesi sonucunda mutsuz bir hasta profili oluyor. 1980-1990’larda çok aşırı kalkık burunlar modayken şu an bu durum tam tersine dönmüş bulunmakta. O dönem moda akımından etkilenip bu şekilde ameliyat olanların şu an bu durumdan mutsuz olduğunu düşünüyorum. Bu benim istediğim bir durum değil. Kişi kendini her zaman mutlu hissedeceği bir tercih yapmalı.
Bu güzel röportaj için sizlere teşekkür ediyorum ve son soruma geçiyorum. Estetik operasyonlardan korkan birçok insan var. Onlara bizim aracılığımız ile neler söylemek istersiniz?
Burun estetiği ameliyatı sonrasında çok ağrı oluyor, hasta hiçbir kişisel ihtiyacını yerine getiremiyor gibi bir algı oluşuyor. Bu konuda hastaların korkmamasını öneriyorum. Ben ameliyatlarımı şu an için son teknoloji olan piezo (ultrasonic) rinoplasti tekniğiyle yapıyorum. Bu teknikte damar ve sinir hasarı olmadığı için hastalar hemen hemen hiç ağrı duymuyor. Ufak tefek şişlik ve morlukları olabiliyor. Hastalarımın hepsine sorduğumda %98’i ‘hiç ağrım olmadı çok rahat geçirdim, şişlik ve morluk çok az oldu’ diyor. Diğer %2’lik kısımda ‘çok hafif ağrım oldu ama diğer gün geçti diyor’.
Burun estetiği sonrasında hastalar kişisel ihtiyaçlarını çok rahat bir şekilde halledebiliyorlar. Yani şöyle söyleyebilirim ameliyat sonrası hasta hemen normal yaşantısına dönebiliyor. 4-5 gün içinde çalışma hayatına dönebiliyorlar.
Adres: Yahyakaptan Mah. Şehit Ergün Köncü Sk. No:57 D:313, Galen Prime İş Merkezi İzmit Kocaeli
İletişim: 0530 843 21 41
Instagram: opdrerkanesen
Mail: info@drerkanesen.com
Web: www.drerkanesen.com
0 Yorum